Wednesday, September 9, 2015

GUAM’DA NELER OLDU?



Unutuldu tabiî.. “Guam” da neresi? Guam ya da resmî adıyla “Guam Toprağı”, Büyük Okyanustaki Mariana Adalarının en büyük ve en güneydeki adasıdır. ABD'ye bağlı özerk toprak statüsündedir. 2007 tahmini nüfusu 173 bin 456 kişidir. Türkiye’ye uzaklığı kuş uçuşu 10 bin 500 km’dir. Haritadan da görüleceği gibi Türkiye ile Guam’ı aynı sayfada göstermek oldukça güç.

         
Türkiye ve Büyük Okyanus'un orta yerinde bir nokta ile gösterilmiş olan Guam

1989 yılında Doğu Avrupa’da , komünist ülkelerde başlayan ayaklanmalar sonucunda Sovyet Bloku dağılmaya başlayınca Batı’lı büyük güçler için 20. yüzyılın başlarında yarım kalan projeyi gerçekleştirmek için yeni bir fırsat doğmuştu.

20. yüzyıl başlarındaki Batı’lı büyük güçlere şimdi esaslı olarak ABD’nin katıldığı görülmektedir: I. Dünya Savaşı’na önceleri ticarî bir fırsat olarak bakan ABD, 1917 tarihinden sonra bu savaşa katılmak zorunda kalmış ve dünyayı tanzim edecek yeni bir güç olduğunu görmüştür. Çünkü “ihtiyar Avrupa”nın İngiltere, Fransa gibi güçleri yorgun düşmüş, savaşta kaynaklarını tüketmişlerdi.. II. Dünya Savaşı sonrasında nükleer bir güç olarak da ortaya çıkan ABD, Hitleri ve Mussoloni’yi ve Japon gücünü yenen ve demokrasinin önderi olan bir ülke olarak tek güç olmuştu.

Evet, 20. yüzyıl başlarında yarım kalan projeler nelerdi?
Balkanlardan arta kalan Osmanlı topraklarındaki projeler nasıl gerçekleştirildi?
Anadolu projesi ne idi?

I. Dünya Savaşı’na gelmeden Balkanlar projesi gerçekleştirilmişti. Anadolu dışındaki Osmanlı topraklarındaki proje gerçekleştirilmiş ve aşiret politikalarıyla yeni Arap devletçikleri kurulmuş ve aralarına bir de İsrail yerleştirilmişti. Yarım kalan proje Anadolu projesi idi. Yani Pontus, İonya, Ermenistan ve Kürdistan projeleriydi. Türk İstiklâl Savaşı’nın zaferle sonuçlanması bu projelerin gerçekleşmesine imkân vermemiştir. İşte Türkiye’de’ki “terör”ün ve Cumhuriyetin temel değerlerine ve Mustafa Kemal Paşa’ya düşmanlığın sebepleri bunlardır.

Gerçekten “terör” mü, yoksa başka bir şey mi?

1991 yılı başlarında, I. Körfez Savaşı’ndan sonra ABD, Bağdat'a yürümedi. Bunun yerine Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanını kışkırttı. Arkasından, Irak Ordusu’nun 36. enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı. ABD,önce Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti’nin alt yapısını kurmak ve sağlamlaştırmak istiyordu. Sonra Irak'ı tamamiyle ele geçirerek  burada yaratacağı modelle Orta Doğu ülkelerini yeniden tanzim etmek amacında olduğu anlaşılmakta idi; bu stratejiyi Irak ve Suriye olaylarıyla görmüş bulunuyoruz. Kuzey Irak'taki yeni devleti Suriye'nin doğusundan, İran'ın batısından ve Türkiye'nin güneydoğusundan koparacağı parçalarla birleştirerek “Büyük Kürdistan Devleti”ni kurmak ve böylece Orta Doğu ülkeleri arasına yerleştirilecek (İsrail gibi) bir husumet bombasıyla  yüzyıl boyunca bölge devletlerini ve halklarını tüketmek; ılımlı İslâm, dinler arası hoşgörü, etnik yapıların siyasallaştırılması, Büyük Ortadoğu Projesi diye diye nereye gelindiği görülmüş müdür acaba? Bu arada Türkiye hükümetlerinin, dinci ve sol ideolojik tutumlarını bir türlü terk edemeyen bazı aydın kesimlerin de bu politikaları kolaylaştırması anlaşılır bir iş değildir.

1991-95 döneminde, ABD’nin Irak'taki örgütlediği muhalif güçlerle Saddam’ı devirmesi plânı çerçevesinde Kuzey Irak’a Türkiye üzerinden “yüzlerce” CIA elemanı geçmişti. Ancak, 5 Mart 1995 günü Iraklı Kürtlerin Saddam güçlerine saldırısıyla başlaması plânlanan bu darbe teşebbüsü başarısız oldu. O süreçte, ABD'nin Kuzey Irak'tan Türkiye'ye gelen mülteciler arasından kendilerine hizmet edecek olanlara İspanyol vatandaşlığı garanti ettiğini, 10 bin (bazı yazılarda 7 bin 500) Kürt peşmergesini Guam adasına götürdüğü çeşitli çevrelerce dile getirilmişti. Bu Kürtler ve daha sonra bunların ABD’ye götürülen bir kısmı, eğitilmişler ve muhtemelen bugünkü PKK, PYD vb. isimler altında, “terörist” adlandırılmasıyla yeni bir savaş stratejisi geliştiriyorlar..

Binlerce Kürt’ün, Türkiye’den kuş uçuşu 10 bin 500 km. uzakta, okyanus ortasında bir adaya götürülmesi, sonra da izinin kaybedilmesi mümkün müdür? Ama basının bunu takip ettiğini görmedik. Ama şimdi önümüzde bir Suriye tecrübesi var; “Eğit- Donat Projesi”.  Bu tecrübeyle artık rahatça tahmin edebiliriz, ki o zaman da bir “Eğit- Donat Projesi” uygulanmıştır. Herhalde bu elamanların Kuzey Irak’a dönmeleriyle (nasıl döndülerse; savaşçı, iş adamı, diplomat olabilir) 1990’ların sonuna doğru Türkiye’ye yönelik ağır suikastların, ağır kayıplarla sonuçlanan çatışmaların bir paralelliği olsa gerek. Nitekim bu Kürtlerden çok iyi eğitilmiş 80 kadarının 1997 Kasım ayında ABD tarafından yine gizlice Kuzey Irak'a sokulduklarına ilişkin iddialar ileri sürülmüştü.

2015 Yaz aylarından itibaren Türkiye’de “terör” yeniden tırmanmış ve TSK’ya ve Emniyet Teşkilâtı güçlerine çok ağır kayıplar verdiren saldırılar olmaya başlamıştır. Bu arada özellikle Suriye olaylarında PKK, PYD, YPG saflarında yer alan Batı Avrupa’lı ve ABD’li savaşçıların fotoğrafları çıkmaya başlamıştır. Türk kamuoyunca uzunca süredir konuşulan “ABD vatandaşlarının PYD ve Peşmerge saflarında savaştığı” iddiası Belligant isimli Araştırma Merkezi’nin 36 sayfalık kapsamlı raporuyla netlik kazanmıştır: Raporda ABD’li savaşçıların meslekleri, şehirleri, örgütlere katılım hikâyeleri tüm ayrıntılarıyla anlatılmakta ve bu zamana kadar PYD, Peşmerge ve Suriye’deki Hristiyan örgütü Dwekh Nawsha’ya katılan 108 Amerikalı’nın bulunmakta olduğunu, bu sayının 3/2’sinin ABD ordusunda ve Fransız Lejyonu’nun yabancılar biriminde bulunan tecrübeli askerlerden oluştuğunu, sıcak çatışma bölgesine geçenler arasında polis, güvenlik görevlisi, sağlık teknisyeni, tır şoförü ve hatta seks klub sahiplerinin de yer aldığını belirtmektedir.
Amerikalıların %52’sinin PYD saflarında silâh tuttuğunu belirten rapor, ABD’liler arasındaki tek kadın militanın Samanto  Johnstone olduğu ve ABD vatandaşı Keith Broomfield de PYD cephesinde savaşırken yaşamını yitirdiği bilgisini de paylaşmaktadır.

Netice itibarla Guam’da neler olduğu şimdi anlaşılmıştır. Ama Türkiye gerçekten “terör” ile mi mücadele etmektedir? Yoksa “terör” perdelemesi arkasında işbirlikçi güçlerle ve sözü edilen projelerle mi mücadele etmektedir.?

Kaynakça:
1- http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,4011079/
2-http://www.avukatserdarozturk.com/ricciardone-1-1995-kuzey-irak-1995-kuzey-irak-kurt-devleti-kurulmasi-calismalari-tsk-celik-harekati-7500-ajanla-guam-a-kacis-ricciardone-2-2013-turkiye-2013-turkiye-2/
3- http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=-5292
4- http://odatv.com/n.php?n=abd-tskya-niye-dusman-oldu-1201101200
5- http://www.aksiyon.com.tr/kapak/4-temmuzun-uc-generali-neden-emekliye-sevk-edildi_517819
6- http://www.aydinlikgazete.com/dunya/eski-yankiler-simdi-pydli-h76055.html

No comments: