Bir
Güneydoğu Asya ülkesi olan Malezya Akdeniz havzası İslâm ülkelerinden, coğrafî
olarak epeyce uzakta olmakla beraber, Amerikalı diplomat Richard Holbrooke
tarafından Türkiye ile birlikte “Ilımlı İslâm” ülkeleri
kategorisinde gösteriliyordu; hatta, yaratılmaya çalışılan Arap Baharı
demokrasile- ine örnek olarak Türkiye gösterilirken lâik ve çoğulcu siyasetin
örnek alındığı zannediliyordu. Meğer Türkiye Baharı’nı yaşıyormuş da, toplum akvaryumdaki balığın
suyun varlığını bilememesi gibi farkına varamamış.. Türkiye’nin kaçıncı
Bahar’da olduğu meselesini burada bırakarak, bir İngiliz sömürgesi durumundan
Ilımlı İslâm’a örnek olan Malezya’nın Bahar’ı ve sonrası incelemeye değer
görülmektedir.
Malezya’nın
uzun bir sömürge tarihi olmuştur;1914 yıllarında Malezya’nın hâkimi İngilizler
olmuşlardır. 31 Ağustos 1957’de de Malezya’nın,
İngiliz Milletler Topluluğu içinde kalması şartı ile
bağımsızlığı kabul edilmiştir. 16 Eylül 1963’te Malezya, Singapur, Saravak, Sabah ülkelerinin bir araya gelmeleriyle yeni bir federasyon
kurulmuş ve bu federasyon Malaysia (Büyük
Malezya) diye adlandırılmıştır (9
Ağustos 1965’te Singapur federasyondan ayrılmıştır.) Ülke
topraklarında büyük çıkarı olan İngiltere de,
Federasyon’un savunmasını üstlenmiştir. Malezya krallıkla yönetilen ve çok partili demokratik
sisteme dayalı bir konfederasyondur.
Malezya’nın yönetiminde büyük etkileri olan
Mehathir Muhammed, 1976 yılından 1981’e kadar Malezya’nın
Başbakan Yardımcısı olmuştur. 1981 ile 2003 yılları arasında ise Malezya’nın
başbakanlığını yapmıştır. Malezya’yı ekonomik bakımdan geliştirmiş olmakla
beraber, kendisine karşı 1987’de
düzenlenen siyasi saldırılara, sert güvenlik yasalarını kullanarak karşılık
vermiştir; muhaliflerini yargılan- madan tutuklatmış, tüm muhalif sesleri
bastırmış, gazeteleri kapatmış, tüm bu uygulamalara karşı çıkan üst düzey
yargıçları ise görevlerinden almıştır.
1- Demokrasi
mi, kalkınma mı?
İktidardaki Birleşik Malaylar Ulusal Örgütü’nün (UMNO)[1]
lideri ve Başbakan Mehathir Muhammed, zaman zaman yaptığı gibi, halkına
mesajını “demokrasi istemek yerine, daha
fazla çalışmaya” teşvik eden şu şiirle vermiştir:
“Demokrasiye ne gerek,
Toprak ve altın masallarıyla,
Bunların nasıl dağıtıldığıyla
Demokrasi ve hak sözleriyle
yavaşlıyor koşu,
Oysa dalgalar hâlâ güçlü
Ve insanlar masallarla uyuşmuş….
Benim yarışım ise hâlâ öğrenilmemiş.
Başarmak kolay değil
Kutsallık, refah sizin elinizde
şekillenecek
Ayağa kalk halkım
Ayağa kalk.
Altınsız da olsa,
Desteksiz de olsa kalk…
Haklar için bağırmayı bırak
Sen kendine yardımcı olmazsan Tanrı
hiç yardımcı olmaz.
Özgürlük, barış, refah
Çok çalışmak, ter ve kanla kazanılır.”[2]
Bu
şiirde Mehathir Muhammed’in yönetim anlayışını görmek mümkündür:
Mehathir Muhammed Başbakanlık görevini, 2003’te
yardımcısı Abdullah Ahmet Bedavî’ye devrederek kendisini emekli etmiştir;
ülkenin krallıkla yönetildiği hatırlanmalıdır. Yeni Başbakan Abdullah Ahmet
Bedavî’nin daha ılımlı bir lider olduğu ve bir yıl içinde seçimlere gidileceği
açıklanmıştır.
21 Mart 2004’deki seçimler, ahiret vaadi üzerine
yapılan propagandalarla geçmiş, “ılımlı ve ilerici İslâmî yönetim”
sloganını kullanan UMNO ve Abdullah Ahmet Bedavî seçimleri kazanmıştır. Bu arada Mehathir
Muhammed’in, eşcinsel olduğu iddiasıyla
1998’de Başabakan Yardımcılığı’ndan alıp hapse attırdığı Enver İbrahim, beraat etmiş ve siyasî
muhalefetine devam edeceğini açıklamıştır.
21 Mart 2008 seçimleri ise, şaibeli olmuş ve Başbakan
Abdullah Bedavî bazı eyaletlerde kaybetmiştir; etnik gerilim, enflasyon
ve suç oranındaki patlama iktidarı
yıpratmış ve oy kaybına uğramıştır. İktidar iş, eğitim ve konut edinmede eşit
davranmamakla suçlanmış, yapılan gösterilerde 22 kişi gözaltına alınmıştır.[3]
Seçimler sonucunda iktidar 140
milletvekilliğinde kalmış, muhalif Enver İbrahim’in
Halkın Adaleti Partisi ise 31 vekille anamuhalefet partisi
olmuştur.
Seçimlerde yine iktidar olmasına rağmen, ilk kez
mecliste anayasa değişikliği için gereken üçte iki çoğunluğu elde edemeyen
Başbakan Abdullah Ahmet Bedavî, eski Başbakan Mehathir Muhammed tarafından eleştirilmiştir; Başbakan Bedavî,
seçimlerde anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu elde edeme- mekle eleştirilmektedir.. Bu
başarısızlığın sebebi de iktidarın
yakınlarını kayırması ve enflâsyon
olarak gösterilmiştir. Ayrıca Mehathir Muhammed açıkça, Abdullah Ahmet
Bedavî’yi halefi seçerek yanlış yaptı- ğını söylemiş[4] ve başbakanı istifaya davet
etmiştir.
Anayasayı değiştirme gücünü kaybeden Abdullah Ahmet
Bedavî’ye karşı muhalefet koalisyonu ku- kuran
muhalifler, iktidarı değişim için zorlamaya başlamışlardır: Başbakan Bedavî’yi
istifaya davet eden muhalifler, federal yönetimde de etnik ayırımcılığın sona ermesini,
Malaylara
iş, konut ve eğitim avantajları sunan politikaların terkedilmesini, gelir
eşitliğinin sağlanmasını istemişlerdir.
Bu arada, en büyük muhalefet Mehathir Muhammed’den gelmiştir; Mehathir Muhammed,
Başbakan Bedavî’yi istifaya zorlamak için UMNO’dan ayrılmış ve hükûmeti devirmek
için partiden kitlesel kopma çağrısı yapmıştır. Başbakan Bedavî ise, istifa
çağrılarını reddetmiştir. Öte yandan ise, ülkede benzine %41, dizele %63 zam
yapılması yüzünden halkta yükselen öfke ve isyan yatıştırılmaya çalışılmaktaydı.
Medyadabüyük tepkiler veriliyor, şimdiye kadar hiç büyük bir sokak
gösterilerine sahne olmayan ülkede, büyük bir halk yürüyüşü için çalışılıyordu.[5]
2- Yargıya
baskı iddiaları
Bir taraftan da ülke, yargıçların, iktidarın
üzerlerindeki baskıyı ifşa etmeleriyle çalkalanmıştır. Yüksek Mahkeme yargıcı Chin, yargıçların lehte kararlar için tehdit
edildiklerini, direnenlerin beyin yıkama için askerî kamplara yollandığını
açıklamıştır: “Yüksek Mahkeme
yargıcı Ian Chin, geçmişte potansiyel rakibi olan yardımcısı Enver İbrahim’e komplo kurup eşcinsellik suçlamasıyla hapse
tıktıran, şimdi de halefi Başbakan Abdullah Bedevi’nin altını oymakla iştigal
eden Mahathir’in, iktidardayken talimatlara göre karar vermeyen yargıçları
beyin yıkama operasyonu için askeri kamplara gönderdiğini söyledi. Mahathir’in
bizzat kendisine de baskı yaptığını belirten Chin, “Şimdi Mahathir başbakan
değil. Haliyle yargıçları sürgün tehdidi savuracak durumda olmasa da (geçmişte)
onun yönettiği koalisyon partisi hâlâ ortalıkta” diyerek baskıların devam
ettiğini söyledi…… Chin kampta yargıçların karar verirken hükümetin
çıkarlarının her şeyden üstün olduğunu dikkate almaları gerektiğine ve belli
davaların nasıl ele alınacağına dair beyin yıkama faaliyeti yapıldığını aktardı.”[6]
Açıklamalarla ilgili olarak Mahathir’in sözcüsü
suçlamalara cevap verileceğini söylerken Başbakan Bedavî yorum yapmamıştır.
Adalet Bakanı Zaid İbrahim ise, yargı bağımsızlığının iade edilmesi lâzım
geldiğini söylemiştir. Baro Başkanı ise yaptığı açıklamada, ithamlarla ilgili
soruşturma açılmasını isterken, eski-yeni bütün yargıçları ortaya çıkıp
cesaretle konuşmaya davet etmiştir.
Öte yandan ise, politik bir çıkışla anamuhalefet
partisi durumuna gelen Halkın Adaleti Partisi lideri Enver İbrahim hakkında,
eşcinsel ilişkide bulunmak suçlamasıyla dava açılmıştır; Enver İbrahim,
daha evvel de bu suçlamalarla muhakeme edilmiş ve beraat etmişti. Ayrıca, 2008
Nisan’ında siyasal yasağının sona ereceğini, 26 Ağustos’taki ara seçimlere gireceğini ve Eylül 2008’de
başbakan olmayı plânladığını da açıklamıştı.[7]
3- Muhalefet sorunu ve
protestolar
Polisin hakkında soruşturma başlatması üzerine Enver
İbrahim, korunma amaçlı olarak Türkiye Büyükelçiliği’ne sığınmıştır (29 Haziran
2008). Polisten yapılan açıklamada ise, soruşturma bitmeden tutuklama
yapılmayacağı bildirilmiştir. Taraftarları ise, Büyükelçilik önüne gelip, “Reform”, “Baskıcı hükümet istifa” sloganlarıyla gösteriler yapmışlardır.
30 Haziran günü Türkiye Büyükelçiliği’nden ayrılan Enver İbrahim ise, kendisine yönelik suçlamaların siyasal
hayatını yok etme girişimi olduğunu öne sürmüştür. Enver İbrahim bir taraftan
masum olduğunu da ifade ederek iftira davası açmış, şahitleri ve delilleri
olduğunu söylemiştir. Bu süreçte taraftarlarınca da, “Reform”, “Çok yaşa Enver”
gibi sloganlarla desteklenmiştir. Bir destek de ABD’den gelmiş ve yapılan
açıklamada, “10 yıl önceki şablonu
tekrarlayan siyasî sebepli soruşturmaya” karşı çıkıldığı duyurulmuştur.[8]
Başbakan Bedavî ise, ABD’ye çatmış ve “Bizim
de yasalarımız var, soruşturma yürütmesini biliriz. Nota vereceğiz.”
demiştir.
Enver İbrahim ve taraftarları, 2 Temmuz 2008 günü ise
başkent Kuala Lumpur’da,15 bin kişinin katıldığı bir
miting yapmışlardır. Yapılan anketlerde de Enver İbrahim’e yapılan suçlamaların
bir komplo olduğu fikrine inananların oranları da oldukça yüksek çıkmaktaydı.[9]
Ağustos 2008’de başkent Kuala Lumpur’daki mahkemede de
Enver İbrahim, suçlamaların siyasal kariyerini yok etmek ve ara seçimlerde
parlamentoya girmesini engellemek için hükümet tarafından tasarlandığını iddia
etmiştir. Mahkeme, suçlamanın ardından kendisini kefaletle salıvermiş, fakat,
muhalif lider 16 Temmuz’da tutuklanmıştır.
26 Ağustos’ta, Penang Eyaleti’nin Permatang Pauh bölgesinde
yapılan ara seçimleri ise Enver İbrahim iki misli bir farkla kazanmıştır; muhalif
Enver İbrahim seçimlerde 31 bin 195 oy alırken iktidarın adayı 15 bin 524 oy
alabilmiştir.[10]
Bu arada, Malezya’da muhalif internet sitesine erişim
yasaklanmıştır; Malezya İletişim ve Multimedya Komisyonu, yerel internet
sağlayıcılara “Malysia Today” sitesine erişimi kesmeleri emrini göndermiştir.
Yasak kararıyla ilgili daha sonra resmî ve ayrıntılı bir bildiri yayımlanacağı
belirtilmiştir. Sitenin açıklamasında ise, erişimin engellemesinin ümitsiz
durumdaki hükümetin bir susturma çabası
olduğu belirtilmiştir.. Malezya’nın en büyük İngilizce gazetesi The Star
gazetesi grubunun genel yayın yönetmeni Wong Chun Wai ise kararı “miyop ve komik” olarak nitelemiş ve
kararın hükümetin internete sansür uygulamayacakları açıklamasına ters
düştüğünü belirtmiştir. Wong ayrıca, “Bir
demokraside hepimiz birbirimizle anlaşmak zorunda değiliz ama herkesin konuşma
özgürlüğünü savunmak zorundayız” demiştir.[11]
Nihayet istifa baskılarına boyun eğen Başbakan Bedavî,
görevi erken bırakacağını bir basın toplantısıyla açıklamış (26 Eylül 2008) ve
18 Şubat 2009’da da istifasını Kral’a sunmuştur; yerine, Başbakan Yardımcısı
Necip Razak’ın atanmıştır. Necip Razak’ın 24
Mart’taki kongrede parti (UMNO) liderliğine de seçilmesi
beklenmektedir. Bu arada yeni hükümetin ilk işlerinden biri muhalif partilerin
yayın organlarına 3 aylık bir yasak getirmesi olmuştur.[12]
Muhalefet yetkilileri, iktidar partisinin genel
kongresi ve ara seçimler öncesinde alınan bu kararın “açıkça basın özgürlüğüne darbe” olduğunu söylemişlerdir; muhalefet,
Necib’i yolsuzluk ve bir mankenin öldürülmesiyle ilgisi olmakla suçlamıştır. Bu
arada, Malezya Basın Enstitüsü’nün düzenlediği bir toplantıda
konuşan Başbakan Necip Razak, medyaya hükûmeti korkusuzca eleştirmesi
çağrısında bulunmuş, Malezya’nın “hiçbir
korkusu olmadan gördüğünü haber veren” bir medyaya ihtiyacı olduğunu
söylemiştir.[13]
Başbakan Razak konuşmasında yayını geçici olarak durdurulan iki muhalif
gazetenin yayın yasağını kaldırdığını belirtirken, medya kuruluşlarına yönelik
“yıllık yayın lisansı” uygulamasının
kaldırılıp kaldırılmayacağı hakkında ise bilgi vermemiştir.
Muhalefetin, “İç Güvenlik Yasası”nın (ISA/
Internal Securty Act) iptal edilmesi için hükûmete baskı yapma amacını taşıyan
protesto gösterilerine (1 Ağustos 2009) ise, başkent Kuala Lumpur’da binlerce kişi katılmıştır:
Yasaya göre, “güvenlik tehdidi olarak değerlendirilen kişilerin mahkemeye
çıkartılmadan, belirsiz bir süre gözaltında tutulmasına” imkân
verilmekteydi.[14]
Muhalifler söz konusu yasayı kınayan bir dilekçeyi Kral’a ulaştırmaya
çalışacaklarını söylerken “Hükûmet
yetkilileri, protesto gösterilerine, toplum huzurunu bozacağı gerekçesiyle izin
verilmeyeceğini duyurmuşlardır.”
2 Şubat 2010 da ise, muhalif lider Enver İbrahim, başkent Kuala Lumpur’da bir kez daha yargı karşısına
çıkarılmıştır. Duruşma salonuna eşi ve iki kızı ile birlikte giden 62 yaşındaki
altı çocuk babası Enver İbrahim, davanın arkasında siyasî kariyerini bitirmek
isteyen düşmanlarının olduğunu savunmaktadır. Avukatlarının savcıların elindeki
tıbbi kanıt ve kayıtları görme talebi ise, hem alt hem üst mahkemece
reddedildiğinden, avukatlar bu durumun savunma hazırlığına olumsuz etkisi
olduğundan şikayetçi olmuşlardır.[15]
Enver İbrahim, davasının başlaması öncesi BBC’ye
yaptığı açıklamada ise, Malezya hükümetinin dikkatleri üzerine çektiğini,
kendisininse eski deneyimleri sonrası daha güçlü olduğunu söylerken, salon
dışında toplanan 300 kadar destekçisi de “Reform”,
“Malezya için adalet, Enver için adalet”
sloganları atarak gösteri düzenlemişlerdir. Duruşmayı ABD, Avrupa Birliği,
Avustralya, Japonya ve İngiltere’den diplomatlarla, Enver’in siyasî
müttefiklerinin dinî danışmanı Nik Aziz de izlemişlerdir.
Malezya’da cinsel içerikli veya İslâmı
tahrif ettiği gerekçesiyle pek çok yayın yasaklanabiliyordu; bu kez, siyasî
içerikli karikatürlerin yayımlanması da yasaklanmıştır (25 Haziran 2010): “İçişleri Bakanlığı yetkilisi Mahmud Adem,
hükümeti eleştiren karikatürlerin yer aldığı yayınların, halkı liderler ve
hükümet politikalarına karşı isyana sürükleyebileceği için yasaklandığını”
belirtmiştir.[16]
Hükümetin, güvenlik tehdidi oluşturduğu gerekçesiyle bu türden karikatürlerin
kullanıldığı iki kitap ve bir dergiyi toplattığı belirtilmiştir.
4- Seçim
reformu talepleri
Muhalefetin, başkent Kuala Lumpur’da 9 Temmuz 2011’de seçim reformu
talep edeceğini açıkladığı gösteriler, Malezya polisi tarafından bir gün önce yasadışı ilân
edilmiştir. Ayrıca, gösteriler sebebiyle Kuala Lumpur’a bağlantının 24
saatliğine engelleneceği, başkente bağlanan ana yolların kapanacağı ve toplu
ulaşımın gece yarısından itibaren bir günlüğüne duracağı belirtilmiştir..
Gösterileri düzenleyen “Bersih 2.0” adlı grup ise, hedeflerinin
başkentteki bir stadyumda toplanmak olduğunu açıklamıştır.
Daha önceki günlerde yine aynı amaçla yapılan küçük
çaplı gösterilerde 150 eylemcinin tutuklanması, 91 eylemcinin şehre girişinin
yasaklanması üzerine, ülkede seçim reformu isteyen muhalif gruplar bu kez stadyumda toplanacaklarını bildirmişlerdi.
Bu açıklamaya rağmen, gösterilerin yasa dışı ilân edilmesi üzerine organizasyon
komitesi adına bir açıklama yapan Andrew
Khoo, hedeflerinin adil seçimler olduğunu söylemiş ve seçim kampanya
sürelerinin uzatılmasını istediklerini, seçmen kayıtlarının otomatik olarak
yapılmasını ve hükûmete bağımlı büyük medya kanallarından faydalanabilme hakkı
istediklerini belirtmiştir.[17]
Malezyalı yetkililer ise, göstericileri komünist fikirleri yaymak ve krala
savaş açmakla suçlamışlardır.
“Adil
Seçim” talebiyle yapılan gösteriler polis müdahale etmiştir: “Göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla
göstericilere müdahale eden güvenlik kuvvetleri gösteri öncesinde yaklaşık bin
kişinin gözaltına alındığını bildirdi. Çıkan çatışmalar sırasında aralarında
muhalif lider Enver İbrahim'in de bulunduğu az sayıda kişi yaralandı. Yürüyüşü
düzenleyen örgütler 50.000 kişilik katılım olduğunu söylerken, yorumcular
katılımın 10.000 kişi civarında olduğu tahmininde bulunyorlar. Bugünkü gösteri
sebebiyle başkent Kuala Lumpur sıkı bir
güvenlik çemberine alınmış durumda. Dün gece yarısından itibaren şehre bağlanan
ana yollar kapatıldı, ve toplu ulaşım devre dışı bırakıldı.”[18]
31 Ağustos tarihi Malezya’nın “Bağımsızlık (Merdaka) Günü” olarak kutlanırken,16 Eylül de “Malezya Günü” olarak kutlanmaktadır;
ancak, 2011 yılında bu iki kutlama da bir arada yapılmıştır: Bu kutlamaların
yapılacağı 16 Eylül gününden bir gün önce Başbakan Necip Razak tarafından, televizyondaki canlı yayında bir
konuşma yapılmıştır: Başbakan bu konuşmasında, “İç Güvenlik Yasası” adı verilen
ve yargılama olmaksızın şüphelilerin 60 gün boyunca tutuklanmasını öngören
uygulamanın kaldırılacağını açıklamıştır. Ülkede 1948’den bu yana yürürlükte
olan bu yasa, Malezya topraklarında baş gösteren “Komünist Gerilla Hareketi” mensuplarının yargılanmaksızın
tutuklanmasına yönelikti. Söz konusu yasa, Malezya’nın bağımsızlığını kazandığı
31 Ağustos 1957’den bu yana ise, “Malezya’nın
kurulu “siyasî, ekonomik, sosyal, dinî ve kültürel” düzende dönüşümü öngören
girişimlere karşı bir güvenlik şemsiyesi olarak işlev” görmüştür.[19]
Başbakan Necip Razak’ın bu kararıyla ülkenin siyasal
tarihinde önemli bir yer tutacağını belirten siyasal analistler bu kararların
alınmasında Ortadoğu İslâm dünyasındaki hak ve özgürlük arayışlarına dönüşen
ayaklanmaların ve ülkede Temmuz ayındaki protesto gösterilerinin etkin olduğunu
belirtmektedirler. Bununla beraber, Başbakan’ın İngiltere ve Amerika’ya yaptığı
gezilere de dikkat çekilmektedir.
Enver İbrahim’e yönelik eşcinsel ilişkiye girmek
suçlamasıyla açılan dava ise, beraatla sonuçlanmıştır: 9 Ocak 2012 günü yapılan
duruşmada hâkim, savcılık iddianamesinde sunulan DNA kanıtlarının güvenilir
olmadığı hükmüne vararak davayı düşürmüştür. Beraat kararı, Enver İbrahim’in
ailesi ve taraftarları arasında sevinç yaratmış ve karar tezahüratlarla
karşılanmıştır. Bu karar, Enver İbrahim’i, 54 yıllık iktidarın karşısında
alternatif yaratacak tek muhalefet lideri durumuna yükseltmiştir.[20]
5- “Malezya Baharı”
5 Mayıs 2013’de yapılacak seçimler için erkene alma
söylenirken Malezya hükûmeti seçim yasasında yeni
düzenlemelere gitmiştir. Muhalefet lideri Enver İbrahim ise, İslâm ve demokrasi arasında bir çelişki
bulunmaması gerektiğini söylerken, “Malezya Baharı’ndan bahsediyorum ama rotamız seçimler olacak” demiştir.[21]
Hükümetin, iktidarını garantilemek için yaptığı iddia
edilen seçim yasası düzenlemeleri yine muhalefetin gösterileriyle protesto
edilmiştir (28 Nisan 2012). Protesto gösterileri muhalefet destekli Bersih (Temiz) adlı grup tarafından organize
edilmiştir. Dataran Merdaka/ Bağımsızlık Meydanı’ndaki gösterilere 25 bin
kişinin, bağımsız internet sitesi Malaysiakini
en az 75 bin, The Sun gazetesi ise 80 bin kişinin katıldığını ve bu
eylemin son 10 yıl içinde ülkede düzenlenen en büyük gösterilerden biri olduğu
belirtilmektedir.[22]
Muhalefet ise, seçim yasasıyla yapılan yeni
düzenlemelerin seçimlere hile karıştırılmasını engelleyemeyeceğini, Ulusal
Cephe (Barisan Nasional) koalisyonunun onlarca yıldır bu seçim sistemi
sayesinde iktidarda kaldığını savunmaktadır. Muhalif gruplar, mükerrer
kayıtlarla dolu olduğunu söyledikleri seçim kütüklerinin tamamen yenilenmesini
ve iktidar partilerine hizmet etmekle suçladıkları seçim komisyonunun yapısının
da değiştirilmesini istemekteydiler.
Gösterinin organizatörleri de daha uzun seçim
kampanyası süreleri, yurt dışındaki Malezya vatandaşlarının oy kullanmalarının temin
edilmesini sağlayacak değişiklikler yapılmasını, aynı zamanda uluslararası
gözlemcilerle tüm siyasi partilerin hükümetle bağlantılı medyaya daha adil
erişiminin sağlanmasını talep ediyorlardı.
Gösterilere polis göz yaşartıcı gaz ve basınçlı suyla
müdahale etmiş, Bersih Hareketi’nin rengi olan sarı tişört giymiş
binlerce gösterici polisle çatışmıştır. Çatışmalarda 3 gösterici, 20 polis
yaralanmış, 222 kişi de gözaltına alınmıştır. Göstericilere hitaben konuşan
muhalefet lideri Enver İbrahim ise, Başbakan Necip Razak’a seçimlerimizi temizlememiz
gerektiği mesajını gönderdiklerini söylemiştir.
Öte yandan, Malezya Fetva Konseyi, hükûmete karşı protesto
gösterileri yapmanın dinî açıdan “haram” olduğuna karar vermiştir: “El Arabiya televizyonunun haberine göre,
Malezya Fetva Konseyi, Müslümanların hükümeti protesto etmek için düzenlenen veya ülkede huzursuzluğa yol
açabilecek her türlü gösteriye katılmasının İslâm dini tarafından yasaklandığını”
açıklamıştır.
Malezya Fetva Konseyi’nin başkent Kuala Lumpur’da 6 Mayıs 2012 günü yaptığı
toplantıdan sonra medyanın karşısına geçen Konsey Başkanı Abdul Sukor Husin,
fetvanın gerekçesini de “İslam dini
hiçbir kimseye, başkalarına zarar verme, onları endişeye sürükleme, Müslümanlar
arasında rahatsızlık yaratma hakkı vermemektedir” diye açıklamıştır.[23]
Ayrıca Fetva Konseyi, muhalefet lideri Enver İbrahim hakkında açılan davanın beraatle
sonuçlanmasına rağmen, onu anımsatırcasına, “eşcinsellik ve cinsiyet değiştirme ile birlikte bu tür durumlara
sempatiyle bakmanın ve hoşgörü göstermenin de dini açıdan “haram” olduğunu” da bildirmiştir.
Bağımsızlık Meydanı’ndaki 28 Nisan gösterileri
sırasında protetocuların üzerine polisin göz yaşartıcı gaz sıkmalarını
nedeniyle Malezya hükûmetini eleştiren Avustralyalı Senatör Nick
Xenophon, 16 Şubat 2013’da Malezya’ya giriş yaparken Kuala Lumpur Havaalanı’nda göz altına alınmış ve “istenmeyen adam” (persona non grata)
ilân edilmiştir; Senatör Xenophon, Malezya genel seçimleriyle ilgili olarak
ülkeyi ziyarette bulunmakta olduğunu ve muhalefet lideriyle görüşeceğini
açıklamıştır. Bu durum Malezya ve Avustralya ilişkilerinde diplomatik bir
gerginliğe yol açmış ve Avustralya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada
Senatör’ün derhal salıverilmesi istenmiştir.
6- Genel
seçimler
Başbakan Necip Razak 3 Nisan 2013’de için parlamentoyu feshetmiş ve 50 yıldır ülkeyi yöneten Ulusal
Cephe koalisyonuna destek çağrısında bulunmuştur. Seçim Kurulu Başkanı Aziz
Yusuf da, genel seçimlerin 5 Mayıs’ta yapılacağını ve 20 Nisan’da seçim
kampanyasının resmen başlayacağını açıklamıştır. Ülkede 222 sandalyeli
Temsilciler Meclisi seçimi için 13,3 milyon seçmenin oy kullanacağı
belirtilmiştir.
5 Mayıs 2013 seçimlerinde Başbakan Necip Razak’ın liderliğindeki Ulusal Cephe ile
Enver İbrahim'in liderlik ettiği muhalefet cephesi “Halkın İttifakı”
yarışmıştır. Ulusal Cephe 1957’den bu yana aralıksız iktidardadır ve
gözlemciler şimdi muhalefetin hükümet olma ihtimaline dikkat çekmişlerdir.
Seçimlere katılım oranının yüzde 80 civarında olması
beklenmekteydi. Malezya’da birçok kişi Barisan Nasional’ın
ülkede ekonomik kalkınma ve siyasi istikrarı sağladığını söylüyor. Ancak parti
hakkında yolsuzluk iddiaları var. Gözlemciler bu durumda Enver İbrahim
liderliğindeki Halkın İttifak’ının, iktidar partisinin hileye başvurmaması
durumunda seçimi mutlaka kazanacağını savunurken, Başkaban Necip Razak ise
koalisyonun iktidarda kalacağına ve hatta parlamentoda üçte ikilik çoğunluğu
yeniden yakalayacağına inandığını söylemiştir.[24]
Seçimlere katılım %80 civarında olmuş ve 10 milyon
seçmen oy kullanmıştır. Malezya Seçim Komisyonu’nun açıklamasına göre,
iktidarda olan ve liderliğini Başbakan Necip Razak’ın yaptığı Ulusal Cephe’nin geçen
dönem 135 olan sandalye sayısının bu seçimde 133’e düştüğü görülmüştür. “Irkçılığa
ve yolsuzluğa hayır” sloganıyla seçimlere hazırlanan ve liderliğini
Enver İbrahim’in üstlendiği muhalefetteki Halkın
İttifakı bloku ise 89 sandalye kazanmıştır.
Muhalifler, Ulusal Cephe’nin seçim hileleri yaptığını
iddia ederek, iktidar partisinin göçmen Bangladeşlilere, Filipinlilere ve
Endonezyalılara usulsüz oy kullandırdığını ileri sürerken, Hükümet ve seçim
komisyonu, bu iddiaları reddetmiştir.
Başbakan Necip Rezak ise, “tüm
Malezyalılardan Ulusal Cephe’nin zaferini kabul etmesini istediğini belirterek,
tüm dünyaya Malezya’da olgun bir demokrasi olduğunu göstermek zorunda
olduklarını” ifade etmiştir.[25]
Sonuç olarak, iki siyasal cephe de istediklerini elde
edememiş bulunmaktadırlar; iktidar cephesi seçimleri kazanmış fakat asıl hedefi
olan üçte iki çoğunluğu elde edememiştir. Bu sonuçta yolsuzluk iddialarının, kayırıcılığın ve
Enver İbrahim’e
yapılan suçlamaların beraatle sonuçlanmasının etkisi olduğu
düşünülebilir. Muhalif cephe ve Enver İbrahim aslında seçimlerde başarılı
çıkarak parlamentodaki temsilci sayılarını artırmışlardır. Ancak, halkı
alternatif bir hükümete ikna edemedikleri anlaşılmaktadır. Bir başka husus da,
Ortadoğu İslâm ülkelerinde tek parti ve lider diktatoryasına karşı özgürlük ve
“Ilımlı İslâm” motivasyonlu ayaklanmalar olurken,
bir “Ilımlı İslâm” ülkesi olarak lânse edilen Malezya’da “Bahar” hareketi “ırkçılığa ve yolsuzluğa” karşı siyasî ve
ekonomik reform talepleriyle eyleme geçmiştir.[26] Türkiye’de de görülen o ki,
“Ilımlı İslâm” stratejisi sona ererken yeni bir bahar başlamaktadır.
* Kaynakça:
[1] UMNO, 14 partinin bir araya gelerek
oluşturulan Ulusal Cephe/ Barisan Nasional (BN)’nin en büyük ortağıdır.
5
http://www.radikal.com.tr/yorum/teknoloji/benzin_zammi_isyani-82351
7 http://www.radikal.com.tr/dunya/fiili_livata_siginmasi-885970; Enver İbrahim’in milletvekili olan karısı, milletvekilliğinden istifa etmiş ve ara
seçimlerde Enver İbrahim’im aday olmasının önü açılmıştı.
8 http://www.radikal.com.tr/yorum/enver_ibrahim_sonuna_kadar_savasacak-886310; http://www.milliyet.com.tr/malezyalilar-enver-ibrahim-in-masum-olduguna-inaniyor/dunya/dunyadetay/
02.07.2008/889058/default.htm
15 http://www.milliyet.com.tr/sodomi-v-2-0-/dunya/dunyadetay/06.02.2010/1195447/default.htm; http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2010/02/100202_malaysia_ibrahim.shtml
22 http://www.yenisafak.com.tr/dunya/merdeka-isyani-380478; http://arsiv.taraf.com.tr/haber-malezya-ya-bahar-geldi-91640/;
http://www.hurriyet.com.tr/planet/20444317.asp
24http://www.trthaber.com/haber/dunya/malezyada-tarihi-secim-84859.html; http://www.bbc.co.uk/turkce/
haberler/2013/05/130505 _malezya_secim
25
http://www.dw.de/malezyada-56-y%C4%B1ll%C4%B1k-iktidar-de%C4%9Fi%C5%9Fmedi/a-16793413
26 Seçimler sonrası
gelişmelerde, Hükûmet Enver İbrahim hakkındaki beraat kararını temyiz ederken
muhalefet lideri Enver İbrahim’in çağrısı üzerine muhalefet partilerinin destekçileri başkentin dışındaki
bölgede seçim sonuçlarını protesto etmek için gösteriler düzenlemişlerdir.
Enver İbrahim, yaptığı protesto çağrısında Seçim Kurulu ile iktidarın
sonuçlarda hile yaptığını ve yabancı kişilere sahte kimlik bilgileriyle oy
kullandırıldığını iddia etmiştir.(http://www.dunyabulteni.net/haber/258979/malezya-muhalefetinden-secim-sonuclarina-itiraz).
Öte yandan, Enver İbrahim hakkındaki “eş
cinsel ilişkiye girmek” suçlamasıyla
açılan davada beraat kararını hükumet temyiz etmişti; Malezya Yüksek
Mahkemesi, Temyiz Mahkemesi’nin, Enver İbrahim’i suçlu bulan kararını 10 Şubat
2015’de onamış ve Enver İbrahim 5 yıl hapse mahkûm olmuştur. Enver İbrahim,
mahkeme kararına tepkisini, "yargı
bağımsızlığı katledilmiştir" diyerek dile getirirken, taraftarları
mahkeme binası önünde toplanarak kararı protesto etmişlerdir. İnsan Hakları
İzleme Örgütü'nün Asya’dan sorumlu Direktörü Phil Robertson da, “Başbakan Necip Razak hükümeti, demokratik
özgürlükler ve bireylerin özel hayatının korunması hakkı pahasına Enver
İbrahim’e karşı siyasi amaçlı suçlamayı onadı. Bu duruma izin verilmesi,
Malezya'da insan haklarına saygı ve demokrasinin daha fazla zarar görmesine
neden olacaktır” sözleriyle tepki göstermiştir (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28162034.asp).
No comments:
Post a Comment