Kobani (Ayn el-Arap) kuşatması bağlamında
uluslararası
ilişkilere bir bakış
(Eylül 2014- Haziran 2015)
1. GİRİŞ
1.1- Stratejik konum
Suriye’nin kuzeyinde ve Türkiye sınırına çok yakın bir noktada
bulunan “Kobani” yerleşim merkezi Arapça Ayn el-Arab diye adlandırılmaktadır. Kürtlerin yoğun
olarak yaşadıkları bu kent, onlar tarafından da Kobani/Kobane diye
adlandırılmaktadır: Kobani, Kürtler tarafından “Batı Kürdistan” anlamına gelen “Rojava” bölgesinde ve Demokratik Birlik Partisi/Partiya Yekîtiya
Demokrat (PYD)
tarafından kurulan üç kantondan ortada olanıdır. Suruç’un (Şanlıurfa) tam karşısına düşen Kobani’ye
Mürşitpınar sınır kapısından geçilerek ulaşılmaktadır.
Suriye’nin kuzeyinde ve Türkiye sınırı
boyunca kurulması tasavvur edilen “Rojava Özerk Bölgesi”, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve yönetimsel model
olarak ta toprak ve halk bütünlüğünü tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır;
bilindiği gibi PYD’nin teşebbüsleri ve mücadelesiyle
ortaya çıkan bu yeni yapılanma Türkiye’deki bazı Kürt siyasal hareketi
mensuplarınca da talep edilmekte ve bu talebin silahlı mücadelesi de PKK tarafından sürdürülmektedir.
Bölgede bir IŞİD (Irak-Şam
İslâm Devleti/ İslâm Devleti) tehdidinin varlığı da Suriye’nin kuzeyinde düğümlenen bu
mücadeleyi daha da karmaşık hâle getirmiş ve bölgede etkin siyasal güçler
arasındaki ilişkileri daha da karmaşıklaştırmıştır.
IŞİD güçlerinin aynı zamanda Irak bölgesinde de
saldırılarda bulunması, ona karşı yapılan mücadelede cepheyi genişletmiştir.
Diğer taraftan IŞİD’e karşı kurulan ABD önderliğindeki koalisyon ülkelerinin
duraksamaları ve birbirleriyle çatışan bölge politikaları IŞİD’in hâkimiyet
alanını genişletmesine yol açmıştır; IŞİD, Tel
Abyad, (Şanlıurfa-Akçakale
karşısı) Carablus (Gaziantep-Karkamış karşısı) ve Rakka’yı kontrol altında tutmaktadır ve
bu üçgenin ortasında da Kobani vardır. IŞİD Kobani’yi de alırsa, hâkimiyet
alanını bütünleştirecek ve güçleri arasında lojistik destek kolaylaşacaktır. Diğer taraftan da koalisyon
güçlerinin Kuzey Irak üzerinden de operasyonlar yaptıkları ve IŞİD’e
ağır kayıplar verdirdikleri görülmektedir. Bunun üzerine IŞİD güçleri de Suriye’deki Kürtlerle yerleşik bölgeleri
hedef almışlardır. Bu durum, özellikle ABD ve bazı batılı güçlerin Orta Doğu
politikalarını, Türkiye’nin stratejik endişelerini, stratejik Kürt siyasetini
ve IŞİD’in varlık meselesini karmaşık hâle getirmiştir. Bu ilişkiler yumağının
merkezinde ise Kobani’nin IŞİD’in eline geçmesi ve geçmemesi meselesi can alıcı
bir hâle gelmiştir.
1.2- Kobani çarpışmaları ve yankıları
29 Haziran 2014 Pazar günü başlattığı saldırılar sonucunda IŞİD, Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) elinde olan Boztepe, Samandere ve
Bahvarto köylerinde kontrolü sağlamış, bir internet sitesinden yayımladığı
bildiride de Halep’teki Azez, Telrifat ve Mera
kasabalarına operasyon düzenleneceğini ilân etmiştir. Halep’in kuzeyinde Türkmen köylerine başlattığı operasyonda da ilerleme
kaydeden IŞİD güçleri yayımladıkları bildiride sınır boyunda bulunan Kürt
bölgelerini de teslim olmaya çağırmışlardır.
Bu gelişmelerden sonra 2014 Temmuz ayının en önemli gelişmelerinden biri
IŞİD ile PKK’nın Suriye uzantısı PYD’nin silahlı kolu YPG (Halk Koruma Birlikleri) arasındaki
çatışmalardır; Türkiye sınırındaki Cerablus kasabası ve Kobani bölgesinde 3 Temmuz’da başlayan bu çarpışmalar
gittikçe artan bir şiddetle sürmüştür. IŞİD güçleri kuzeyde hâkim oldukları Tel
Abyad ve Cerablus bölgesiyle, güneyde başkentleri
konumunda olan Rakka ve güneydoğudaki Haseke arasındaki bağlantıyı
kesen Kobani bölgesini ele geçirmek istemektedirler.
IŞİD güçlerinin Kobani’ye ulaşmak için Türkiye sınırındaki
köylerde PYD güçleriyle çatışmaya başlaması üzerine, Suriye sınırındaki Gaziantep ve Şanlıurfa’da önlemler
artırılmıştır. Diğer taraftan Paris’te “Suriye
Krizinin Suriye ve Türkiye Halkları Üzerindeki Sonuçları” konulu bir
konferansa katılmış olan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim de basına verdiği demeçte şiddetli
çatışmaların yaşandığını, IŞİD’in askerî mühimmat açısından daha güçlü olduğuna
dikkat çekerek, karaborsada anti tank patlayıcıları ve diğer ağır silâhları
aradıklarını söylemiştir.
“Kobani Kantonu ile Dayanışma” çadır eylemine (14 Temmuz 2014) katılan Halkların
Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Selma Irmak yaptığı konuşmada Kobani’ye sahip çıkılmasını
istemiştir. Etkinliğin sona ermesinin ardından, PKK ve PYD’nin “seferberlik” çağrısına uyarak sınırı geçen 100 Kürt
silahlandırılarak, “Şehit Fırat”
adıyla kurulmuş olan tugayda hızlandırılmış silahlı eğitimden geçirilmişlerdir.
Aralarında kadınların da yer aldığı gençler, IŞİD’le savaşmaya yemin etmişlerdir.[2] Çadır
eylemine katılan Van Bağımsız Milletvekilli Aysel Tuğluk da, IŞİD
nedeniyle Kürt gençlerinde infial yaşandığını, bu savaşın sadece Kobani’ye
değil, tüm Kürtlere yönelik olduğu algısının bulunduğunu söylemiştir.[3]
IŞİD güçleri ise belli bir hat gözetmeyen
saldırılarıyla hâkimiyet alanını genişletmeye çalışmakta, Lübnan ve Türkiye sınırında askerî harekâtlarda
bulunmakta ve bu ülkelere tehditler savurmaktadır.[4] Öte
yandan da IŞİD’e karşı uluslararası koalisyon sağlama girişimleri artmış ve ABD Başkanı Barack Obama tarafından, ABD’nin
önderliğinde bir koalisyon gücüyle yürütülecek olan terörle mücadele
stratejisiyle IŞİD’in tamamen yok edileceği açıklanmıştır. Ayrıca IŞİD tehdidine karşı YPG, ÖSO ve diğer bazı muhalif gruplar arasında bir “Ortak Eylem Merkezi” kurulduğu da
belirtilmiştir. Fakat bu çerçevede yapılan diplomatik girişimler ortak bir
mücadelenin kolayca sağlanamayabileceğini de göstermiştir.
17-18 Eylül 2014 günlerinde Kobani yöresinde 21 Kürt köyünü ele geçiren IŞİD güçleri, 19 Eylül’de Karamuk köyünü, 20 Eylül günü de, Kobani’ye 15
kilometre mesafedeki Kılhacı köyünü ele geçirmişlerdir. 21 Eylül günü de Kuzey
Irak ve Türkiye’de konuşlanmış bulunan PKK’nın
silahlı kanadı HPG’ye (Halk Savunma
Güçleri) mensup yaklaşık 400 kişinin yanlarında uçaksavar, doçka, antitank
gibi ağır makineli silahlarla, IŞİD’e karşı savaşmak için Türkiye sınırının
sıfır noktasında bulunan Kobani’ye ulaştıkları bildirilmiştir.
Bu çarpışmalar ve göç hareketleri sırasında Türkiye’nin Suriye ile olan sınırı iki taraftan büyük bir baskı
altında kalmıştır. Bir tarafta sınıra yığılan ve Türkiye tarafına geçmek
isteyen çoğunluğu Kürt olan Suriyeli halk, diğer tarafta ise sınırların
açılarak mültecilerin Türkiye’ye geçmesi için gösteri yapan ve güvenlik
güçleriyle çatışan halk bulunmaktaydı. Bu iki baskı arasında Türk güvenlik
güçleri sınır hattını korumaya çalışmaktaydılar. Suruç’un (Şanlıurfa) Dikmetaş Köyü yakınlarında meydana
gelen bu olaylar üzerine sınırda yığılan Suriyelilerin Türkiye’ye girişlerine
19 Eylül’den itibaren izin verilmiş ve Dikmetaş Köyü mevkiinde açılan
koridordan 40-45 bin Suriyeli Türkiye’ye giriş yapmıştır.
23 Eylül 2014 tarihinde Kobani’ye giren DHA ekibi Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın karşısında bulunan Kobani
Sınır Kapısı’nda kontrolü silahlı YPG güçlerinin sağladığını, artan göç
nedeniyle tenhalaşan Kobani sokaklarında YPG güçlerinin silahlarıyla devriye
görevi yaptıklarını ve IŞİD güçlerinin Kobani’ye 6-7 kilometre mesafede
olduğunu bildirmiştir. Suriye Yerel Koordinasyon Komitesi (LCC) tarafından yapılan açıklamada ise
ABD öncülüğündeki koalisyonun, Kobani kasabasında
IŞİD’in bulunduğu alana düzenlediği hava saldırılarında da 12 sivil ve çok
sayıda IŞİD üyesinin öldüğünü duyurmuştur. Koalisyon güçlerinin hava
saldırıları sonucunda IŞİD’in doğu cephesindeki ilerleyişinin
durdurulduğu, batı ve güney cephesinde ise çatışmaların tüm şiddetiyle sürdüğü
belirtilmiştir.
2. Kobani kuşatması
Reuters haber ajansının yerel kaynaklara
dayanarak bildirdiğine göre IŞİD’in Kobani’ye doğru güneyden ilerlediği ve
kentle YPG mevzileri arasında sekiz kilometre kaldığı anlaşılmıştır.
Koalisyon güçlerinin 25 Eylül’de yaptığı hava harekâtlarından sonra Kobani bölgesindeki gelişmelerle ilgili olarak Kürt
güçleri tarafından yapılan açıklamalarda, Kobani’ye yaklaşmakta olan IŞİD güçleri şiddetli çarpışmaların ardından
durdurulmuştur; ancak IŞİD güçlerinin yeniden saldırıya geçmesiyle Kobani
yeniden güç durumda kalmıştır. Nitekim bir heyetle birlikte Kobani’ye giden
Diyarbakır eski belediye başkanı Osman
Baydemir, IŞİD’in şehir etrafındaki kuşatmasının sürdüğünü ve 1
Ekim 2014 günü itibariyle örgütün ilerleyişinin durmadığını belirterek durumun
kötü olduğunu söylemiştir.
Hava bombardımanlarının etkili olmadığını söyleyen ve Türkiye’ye de bir çağrı yapan Baydemir,
hükümetin Kobani halkının yanında ve Kobani’ye silah gitmesinde ön açıcı olması
gerektiğini ifade etmiştir.
2.1- Kobani’ye nasıl
yardım edileceği meselesi
Kobani çarpışmalarının tırmandığı Ekim ayının ilk
günlerinde PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Türkiye’ye gelerek Başbakan Ahmet
Davutoğlu ile görüşmüştür; bu görüşmelerde önemli
diyaloglar yaşandığı, Müslim’in Kobani’deki insanların kendilerini
savunabilmeleri için Türkiye’nin desteğine ihtiyaçları bulunduğunu, IŞİD’le mücadele için ağır silahların
ulaşabileceği bir koridora ihtiyaç olduğunu ifade ettiği belirtilmiştir.[5]
Irak Kürt Bölgesi Yönetimi’nin (IKBY) Türkiye’nin olurunu almadan
kendilerine mühimmat yardımı yapmayacağını ifade eden Müslim’in, “Kürtler Kobani’de yaşam
mücadelesi veriyor. Yerel güçlerin desteklenmesi gerekiyor. Sokak savaşı
başladı; bu insanların katledilmesi demek. IŞİD 20 km menzilli füzelerle saldırıyor. Bizim
elimizde eski model tanksavar, kalaşnikof var. Türkiye izin verirse diğer Kürt
güçleri IŞİD mevzilerini geçerek bize yardım edebilir” dediği ileri sürülmüştür.[6]
Salih Müslim’in gizlice Türkiye’ye gelerek başta
MİT olmak üzere bazı görüşmelerde bulunduğu
iddiasını doğrulayan HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak da, Başbakan Davutoğlu’nun tutumunda bir
değişiklik gördüklerini ve iyimser olduklarını açıklamıştır.[7]
Nitekim bu görüşmelerin ardından basında koridor tartışması başlamıştır. Diğer taraftan ise Salih Müslim’in Türk Dışişleri ve
MİT’le yaptığı görüşmede Suriye ile “dirsek
temasına” girmeyeceği, Suriye’de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte hareket dileceği
mesajını vererek pozisyonunu netleştirince, Ankara-Erbil hattında da Kobani’ye yardım trafiğinin hareketlendiği
ileri sürülmüştür. Böylece Ayn el Arap/Kobani bölgesine destek kapısının
açıldığı belirtilmektedir.[8]
8 Ekim 2014 günü gelen haberlerde IŞİD güçlerinin durdurulduğu söylenirken, 9 Ekim
günü yerel kaynaklardan alınan haberlere göre IŞİD güçlerinin Kobani’ye girdiği öğrenilmiştir. Reuters haber ajansına konuşan PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah ise, IŞİD’in ağır silahlar ve tanklarla iki
mahalleye girdiğini ve çatışmaların çok yoğun bir şekilde sürdüğünü
söylemiştir: Üç haftayı aşan çatışmalarda Kobani’de 400’den fazla kişinin
hayatını kaybettiği, Kobani ve çevre köyleri terk eden 170 binden fazla kişinin
ise Türkiye’ye sığındığı belirtilmiştir.[9] Diğer
yandan Kobani’ye ve IŞİD ile mücadele eden Kürt gruplarına koalisyon üyeleri
tarafından silah ve mühimmat gönderildiği de açıklanmaktadır. Bu konuda daha
önce çalışmalarda bulunan ve 31 Ağustos’da IKBY’ye yardım kararı alan Almanya, askerî yardımın önce Bağdat’a sonra da Erbil’e götürüleceğini bildirilmiştir. İngiltere
Başbakanı David Cameron da Irak hükûmetinin, ülkesinin
desteğini talep ettiğini dile getirmiş ve hâlen Kürt güçlerine silah
sağladıklarını ve Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait uçakların gözetleme
operasyonlarına destek verdiğini söylemiştir.
Pentagon (ABD) tarafından ise 2014 Eylül ayındaki
Kobani çarpışmalarında YPG güçlerine havadan silah ve tıbbî yardım yapıldığı
açıklanmıştır. Hatta bu açıklamada yardım paketlerinden birinin IŞİD’in eline geçtiği de doğrulanmıştı. Diğer
taraftan ise Kobani çarpışmalarına paralel olarak iç ve dış politikasında
yeniden bir takım buhranlarla karşılaşan Türk hükûmeti, bir taraftan uçuşa
yasak bölge önerisini dile getirirken, bir taraftan da TSK’ya Suriye ve Irak’ta sınır ötesi operasyon ve müdahale
yetkisi veren tezkereyi Meclis’ten geçirmiştir; Irak ve Suriye’deki terörist örgütlerden Türkiye’ye yönelebilecek
saldırıların bertaraf edilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi 2 Ekim
2014 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.
2.2- IŞİD saldırıları
IŞİD’in Kobani’ye saldırısı ise sürmektedir: 2
Ekim günü Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinin Karaca köyünün karşısındaki Zarova
(Suriye) tepesine IŞİD bayrağı dikilmiştir.
IŞİD’in dijital ortamdaki hesaplarında da Kobani kentinin girişindeki kent
tabelâsının dibinde çekilen videolar yayımlanmıştır. Kentin doğu ve güney
bölgelerindeki kenar mahallelerinde şiddetli çarpışmalar sürerken Dubai
merkezli El Aan televizyonunun bölgedeki muhabiri tarafından, IŞİD güçlerinin
kente hâkim noktadaki radyo kulesinin bulunduğu tepeyi ele geçirdiği ileri
sürülmüştür.
ABD Merkez Kuvvetleri Komutanlığı (CENTCOM) tarafından yapılan açıklamada da 2
Ekim 2014 tarihinde, Irak ve Suriye’deki IŞİD mevzilerine 11 hava saldırısı yapıldığı
belirtilmiştir. Gözlemcilerden edinilen bilgilere göre de kuzey tarafı hariç üç
taraftan kuşatılmış olan Kobani’den, halkın %80-90’ının kaçtığı
belirtilirken YPG güçlerinin kentin iç mahallelerine çekilerek bir sokak
savaşına hazırlandıkları ifade edilmiştir.
IŞİD saldırıları sonucunda Kobani’deki yaralılar da
ambulanslarla Suruç’a
(Şanlıurfa) taşınmaktadırlar.
Kobani’den kaçan halkın, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kontrolünde Türkiye’ye geçiş yaptığı Yumurtalık Sınır Kapısı’nda
da büyük bir yoğunluğun yaşandığı belirtilmektedir.
AFAD tarafından kayıtları
yapılan ve çocukları aşılanan Kobanililer daha sonra Suruç ilçe merkezine
nakledilmektedirler. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan yapılan
açıklamaya göre bir-kaç gün içinde Şanlıurfa’ya gelen Kobanili sayısı 160 bini
geçmiş bulunmaktadır.
Al Jazeera’nin Kobani’deki kaynaklarına
dayandırdığı haberlerinde de IŞİD’in kent merkezine 7 km.
kadar yaklaştığı bildirilmiştir. ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine ait savaş
uçaklarının da Kobani çevresindeki IŞİD hedeflerini bombaladığı görülmektedir.
Kobani’de direnişi sürdüren, PYD’nin silahlı kolu olan YPG
ise, “Kürdistan’ın bütün genç erkek ve kadınlarını direnişin parçası” olmaya
çağırmıştır. Devam eden olaylar ve YPG’nin çağrısı Türkiye’deki tansiyonu da
yükseltmiştir. Diyarbakır’da yapılan protesto
gösterilerinde, göstericiler polisle çatışmış ve tutuklamalar yapılmıştır.
Diğer taraftan da Türkiye, birliğine ve bütünlüğüne yönelik tehditler ortadan
kalkmamış olmakla birlikte iç ve dış politik baskılar nedeniyle Kobani
meselesinde sessiz de kalamayacağını görmüştür; nitekim hükümet çevrelerinden
önce Suriye Kürtleri için “doğal müttefikimiz” tanımlaması duyulmuş, bir televizyon
programında da Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kobani’nin düşmemesi için
ellerinden geleni yapacaklarını söylemiştir.[10]
Sınır hattında ise Suriye’den atılan havanlara ayırım yapılmadan Türk Silahlı Kuvvetleri misliyle
karşılık vermeye devam etmektedir. Fakat gittikçe ilerleyen ve Kobani çevresindeki stratejik tepeleri ele geçiren
IŞİD güçlerinin YPG üzerinde yarattığı
baskı Türkiye için artık bir sınır güvenliği meselesi olmaya başlamıştır. Sınır
hattında sık sık yapılan protesto gösterileri Türk kamuoyunu huzursuz etmeye,
güvenlik güçleri de haksız yere göstericilerin saldırılarına maruz kalmaya
başlamışlardır.
Kobani çevresindeki stratejik Girekani ve Miştenur
tepelerinin ele geçirilmesiyle IŞİD güçleri, Kobani üzerindeki baskısını iyice
artmış ve 6 Ekim’de kente girmeye başlamışlardır. Kürt kaynaklarından alınan
bilgiler de bu gelişmeleri doğrulamış ve sokak savaşlarının başladığı,
özellikle sivil halkın bulunduğu kesimlerde katliam korkusunun yaşandığı bildirilmiştir.
Anadolu Ajansı da bölgedeki kaynaklarına dayanarak geçtiği haberlerde IŞİD
güçlerinin 2 bin militanla taarruza geçtiğini ve kent merkezine doğru
ilerlediklerini belirtmiştir.
6 Ekim’de saldırılarını
artıran IŞİD güçleri aynı gün öğleden sonra
kent merkezi önlerine kadar gelmişlerdir. Burada mevzilenen YPG güçlerini tank
ve top ateşine tutan IŞİD güçleri stratejik Miştenur tepesinin doğu yamacında
yer alan büyük bir binaya ve Kobani’nin dış mahallelerinden Miğtele Mahallesi’nde bir binaya bayrak
asmışlardır.
Kobani’nin kuzey batısında yer
alan Pınartepe noktasında da YPG’nin direnişini kıran IŞİD güçleri aynı gün burayı da ele geçirmişlerdir.
Böylece kuşatılan Kobani kenti açık hedef hâline gelmiştir. Bu arada kentin
doğusundan şehir merkezine girmeye çalışan 20 kadar IŞİD’linin de öldürüldüğü
ileri sürülmüştür.[11]
Kuşatmanın bu safhasında top
atışlarının kesildiği ve kalaşnikof ve uçaksavar atışlarının başladığının
bildirilmesi de sokak savaşlarının başladığı biçiminde yorumlanmıştır. Diğer
taraftan da Türkiye’nin Suriye sınırına biriken halkın protesto
gösterilerinde bulunması üzerine ilâve güvenlik tedbirleri alınmıştır; çok
sayıda tank sınır hattının hâkim noktalarına sevk edilirken, Suriye’yi gören
hâkim tepelere de tank ve obüsler yerleştirilmiştir. Öte yanda ise IŞİD’in, kendilerine yönelik
muhtemel bir kara harekâtına karşı sınırın Suriye tarafında iş makineleriyle
hendek kazdığı ve mevzilerini güçlendirdiği görülmüştür.
Diğer taraftan da Peşmerge güçlerinin Kobani’ye ilk girişlerini yaptığı günlerde
ABD öncülüğünde IŞİD’e karşı kurulan koalisyon
temsilcileri Erbil kentinde bir araya gelmişlerdir. Toplantıya
ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada ve Avustralya
temsilcileri de katılmışlardır. IKBY Başkanlık Divanı Başkanı Fuat Hüseyin,
Peşmerge Bakan Vekili Hacı Osman’ın da katıldığı toplantıda IŞİD’in bölgedeki
varlığı, petrol başta olmak üzere ekonomik kaynaklarının kurutulması ve
mücadele stratejisi görüşülmüştür.[12] ABD ve IKBY’nin, IŞİD’in en önemli gelir kaynaklarından olan petrol
kaçakçılığına engel olmak için işbirliği yaptıkları da bildirilmiştir.
2.3- Türkiye’nin önerileri ve
tepkiler
Başbakan Ahmet Davutoğlu, CNN Muhabiri Christiane
Amanpour’a verdiği röportajda (6 Ekim 2014) Türkiye’nin karadan asker
gönderebileceğini ama bunun ancak Amerikan stratejisinin Esad’ın peşine düşmeyi
de kapsaması durumunda gerçekleşebileceğini belirtmiş, Türkiye’nin Suriye içinde uçuşa yasak ve güvenli bölgeler
oluşturulması talebini de tekrarlamıştır. Bu tekliflere ilk tepki Rusya’dan gelmiş ve
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, bu yöndeki açıklamaları üzüntüyle
karşıladıklarını söylemiştir.
Öte yandan ise Kobani odaklı gelişmeler Türkiye içinde ve Suriye’de şiddetini sürdürmektedir.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yaptığı sokağa çıkma çağrısı
üzerine sınır boyunda ve büyük şehirlerde protesto gösterileri yapılmaktadır.
Türkiye’nin tutumunu protesto eden ve Kobani’ye destek gösterisine dönüşen bu
protesto eylemlerinde güvenlik güçleriyle çatışmalar da yaşanmaktadır.
Diğer taraftan Reuters haber ajansının bölgedeki
kaynaklarına dayandırarak geçtiği haberlerde ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin havadan
müdahalesinin (8 Ekim 2014) IŞİD saldırılarının hızını kesmiş göründüğünü
belirtmesine rağmen, ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, Amerikan haber
kanalı ABC News’e yaptığı değerlendirmelerde (8 Ekim) gelişmelerin Kobani’nin düşeceği yönünde olduğunu ve bu
durumun korkunç gaddarlıklara neden olacağını söylemiştir. BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura da yaptığı açıklamada aynı yönde endişelerini
belirterek uluslararası toplumun bir an önce harekete geçmesini temenni
etmiştir. Fakat bütün bu trajik gelişmelere rağmen Batılı müttefikler sorunun
çözümünde Türkiye’ye fazla bir imkân tanımamaktadırlar.
İngiliz Financial Times gazetesinde yayımlanan ve
âdeta Türkiye’nin “güvenli bölge”
önerilerine cevap niteliğindeki başyazıda Kobani’nin düşmesi hâlinde ortaya çıkacak
askerî ve insanî sorunlara dikkat çekilerek Türkiye’yi itham eden bir üslûp
kullanmıştır; Türkiye’nin Esad rejimine karşı savaşan muhalif grupları desteklediği
ama şimdi ABD öncülüğünde IŞİD’e karşı mücadeleye yeterince destek
vermediği, Kobani’yi savunan Kürtlere destek
konusunda isteksiz davrandığı iddia edilmiştir.[13]
Müttefikleri tarafından isteksizlikle
suçlanan Türkiye öte yandan da IŞİD tarafından tehdit edilmektedir: TBMM’den 2 Ekim tezkeresinin geçmesinin
ardından, IŞİD’in “İslâm Devleti-Haber”
adlı Twitter adresinden yayımlanan tehdit mesajında Türkiye’nin, haçlı
seferlerinde yer almasının bedelini ağır şekilde ödeyeceği Türkiye’nin bu
savaşa girmesi hâlinde güvende olmayacağı ve Türkiye’nin içinde binlerce uyuyan
hücrelerinin olduğu belirtilmiştir.
Bir taraftan da diplomatik ve
askerî hatta medya kaynakları üzerinden yapılan açıklamalar ve görüşmeler
arasında Kobani kuşatması bütün hızıyla sürmektedir. O kadar
ki, son IŞİD saldırılarının ardından IKBY Başkanı Mesud Barzani, Kobani’de savaşan Kürt gruplarına
yardım çağrısında bulunmuştur.
Sınır hattında bulunan muhabirlerin verdiği haberlere
göre de Kobani’nin doğu, güney ve batı yönlerinde
çatışmalar şiddetle sürmektedir. 11 Ekim akşamı tank ve top atışlarıyla Kobani
mevzilerini ateş altına alan IŞİD güçlerine karşı YPG güçleri sızma
hareketleriyle karşılık vermeye çalışmışlardır. Kobani Kantonu Eşbaşkanı Enver
Müslim çatışmalara ilişkin bir yazılı açıklama
yaparak (11 Ekim 2014) bazı bilgiler vermiştir. Çatışmaların Kobani’nin
doğusunda ve güneyinde devam ettiğini, YPG’nin gerek pusu kurarak gerek sızma
hareketiyle birçok IŞİD militanını öldürdüğünü, Kobani’nin doğusunda IŞİD
ilerleyişinin durdurulduğunu belirten Enver Müslim, halkın moralinin yüksek
olduğunu söylemiştir.[14]
YPG kaynaklarına yakın Kürt gazeteci Ferhat Şami de
ÖSO’ya bağlı bazı tugayların Kobani’de YPG ile birlikte IŞİD’e karşı savaştığını söylemiştir.
IŞİD ile çatışmalarda bugüne kadar YPG’den 150, ÖSO’dan da en az 7 Arap
savaşçının öldüğünü söyleyen Ferhat Şami, Özgür Suriye Ordusundan Özgügür Suriye Ordusu’ndan
(ÖSO) bazı tugayların, Kobani’de IŞİD’e karşı YPG ile birlikte savaştığını,
Kobani’de ÖSO ile YPG’nin arasında ortak bir cephe kurulduğunu belirtmiştir.[15]
IŞİD saldırıları 12 Ekim günü de sürmüş, doğu ve
güney cephelerde sokak savaşları birçok noktada devam etmiştir. Kobaniye sıfır
noktasındaki köylerde hâkim olan IŞİD militanları çıplak gözle görülebilir hâle
gelmişlerdir.
Çatışmalar sürerken sınırın Türkiye tarafında birçok
noktada toplanan kalabalıkların gösterilerine güvenlik güçleri müdahale etmek
zorunda kalmışlardır. Bu arada ÖSO ve Kürt kökenli El Ekrad üyelerinin de Kobani’de YPG saflarında IŞİD’le çatışmalara katıldıkları ifade
edilmiştir.[16] Bu
arada IŞİD ile mücadeleyi görüşmek üzere Ankara’ya gelen (15 Ekim) ABD askerî yetkilileri Genelkurmay Başkanlığı’nı
ziyaret ederek çalışmalarına başlamışlardır.
Kuşatmanın 30’uncu gününe gelirken, IŞİD’in son saldırıları sırasında ABD öncülüğündeki koalisyon uçaklarının yoğun
bombardıman yaptığı Kobani’de, YPG güçlerinin IŞİD’e
kaybettiği bazı mevzileri geri almaya başladığı görülmüştür. Koalisyon
güçlerine bağlı uçakların 14 Ekim’de Kobani çevresine gerçekleştirdikleri hava
saldırılarında kentin doğu, güney ve batı cephesindeki ilerleyişi durdurulan
IŞİD militanları, kentin dışına doğru çekilmek zorunda bırakılmışlardır: Kobani’ye
yönelik IŞİD
saldırıları kentin batı, doğu ve güney cephesinde 28’inci
gününde de devam ederken, 11 Ekim sabahı
ABD öncülüğündeki koalisyon uçaklarının bombardımanında bugüne kadar olan en
şiddetli patlamalar gerçekleşmiştir.
11 Ekim sabahı saat 06.00’da Mürşitpınar sınırına yakın Atmanek köyünden koalisyon
güçlerine ait savaş uçaklarının bombardıman sesleri duyulmuştur. Koalisyon
güçlerine ait uçakların IŞİD’e ait noktalardan biri olan Atmanek
köyünün tam karşısında bulunan Kobani kent sanayisinin olduğu yeri vurmaları
sırasında meydana gelen sarsıntıların Türkiye tarafında da aynı şiddetle
hissedildiği belirtilmiştir.[17]
Koalisyon uçaklarının
bombardımanı 09.00’a kadar sürmüş ve Kobani yoğun duman altında kalmıştır. Bu saldırılardan sonra IŞİD ile YPG arasında uzun süre bir çatışma sesi
duyulmamış, fakat öğle saatlerinden itibaren sokak çatışmalarının şiddeti yine
artmaya başlamıştır. Bu arada IKBY yönetiminden, Kobani’ye karşı duyarsız
olunmadığı, silah ve cephane yardımı yapıldığı ancak askerî güç göndermek için
coğrafî konumun müsait olmadığı yönünde açıklamalar yapılmıştır. Bu arada ABD’nin IŞİD’e karşı Suriye’de başlattığı hava saldırıları, ilk
beş gün içerisinde Kobani’ye odaklanmıştır; ABD, 6- 11 Ekim tarihleri arasında
IŞİD’i Kobani’de 46 kez hedef almış, toplamda ise 58 defa vurmuştur.[18]
16 Ekim’de ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü John Kirby ise Pentagon’da
düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Suriye ve Irak’ta IŞİD hedeflerine yönelik hava saldırılarına ilişkin
sorularını cevaplarken, Kobani kenti yakınlarındaki hava saldırılarında
IŞİD’in yüzlerce üyesinin öldürüldüğünü söylemiştir. “Kesin bir rakam vermek zor ama
Kobani’de ve civarında yüzlerce IŞİD savaşçısını öldürdüğümüze inanıyorum”
diyen Kirby, Kobani’nin hâlâ Kürt güçlerin elinde olduğu değerlendirmesini
yapmış ve sahadaki durumun değişken olduğunu, ancak hava saldırılarıyla IŞİD’in
ayakta durmasını ve operasyonlarını sürdürmesini güçleştirdiklerini ifade
etmiştir.[19]
Kobani’de dengeler gözle görülür biçimde
YPG lehine değişmeye başlamış gibi görünse de Rakka, Cerablus, Minbiç ve Tel Abyad’dan takviye birlikler aldığı iddia
edilen IŞİD güçlerinin hâlâ etkili olduğu ifade
edilmektedir. Aynı günlerde New York Tımes gazetesinin, IŞİD’in elinde küçük
çaplı kimyasal silâhların bulunduğu haberi yeni bir endişe kaynağı olmuştur.
Irak’ın işgali sırasında etkisini büyük oranda kaybetmiş ve
1991 öncesinden kalma kimyasal silahlara rastlandığını belirten New York
Tımes’ta, bu silahların kitle imha çapında olmamakla beraber daha küçük
saldırılarda kullanılma niteliğinin olduğu yazılmıştır; özellikle 1980’lerde
Irak’ın kimyasal silah üretim merkezi olarak faaliyet gösteren Bağdat’ın kuzeybatısındaki Muthanna adlı tesiste el yapımı
bombalarda kullanılacak kimyasalların bulunduğu biliniyordu; bu tesis 2014
Temmuz ayından bu yana IŞİD’in kontrolünde
bulunmaktadır.[20]
2.4-
Diplomatik temaslar ve ABD’nin
belirleyici özelliği
Bu arada PYD’nin pozisyonunun, özellikle Türkiye
açısından yarattığı endişeleri giderme ve Kobani için yapılabileceklerin neler olabileceği
hakkında arka plândaki diplomatik gelişmelerin de sürdüğü anlaşılmaktadır.
YPG’nin, koalisyonun sahadaki kara gücü gibi algılanması PYD’nin de Batı
devletleri nezdindeki konumunu iyileştirmiş görünmektedir. Çünkü ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından, şimdiye kadar
PKK ile bağlantılı olduğu iddiasıyla doğrudan
ilişki kurmaktan kaçındığı ve lideri Salih Müslim’e vize vermeyi reddettiği Suriye’deki PYD ile 11-12 Ekim
tarihlerinde ilk kez resmî temas kurulduğu açıklanmıştır.
12 Ekim 2014 günü Paris’te yapıldığı
kesinleşen bu resmî temasların ardından en çok merak edilen konu ABD ve PYD’nin ortak hareket etme kararı alıp
almadığı olmuştur. ABD Dışişleri
Bakanlığı bu yöndeki haberleri yalanlamış, PYD’ye silah yardımı
olup olmayacağı ile ilgili sorulara da “Henüz
o noktada değiliz” diye cevap vermiştir.[21] Ancak Paris buluşmasının
hemen ardından Kobani ve çevresinde IŞİD’e karşı hava saldırılarının
artırması da dikkat çekmiştir. Diğer taraftan görüşmelerin ertesi günü Salih
Müslim’in, Irak’a geçerek
IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin davetiyle Dohuk’ta
yapılan, Kobani direnişinden sonra bir araya gelmeyi kabul eden Kürt
gruplarının düzenlediği toplantıya katılması, aynı gün Beyaz Saray Ulusal
Güvenlik Danışmanı Tony Blinken’in Irak’a gelişi ve Bağdat- Dohuk- Erbil arasında mekik dokuyarak bütün önemli siyasî
aktörlerle görüşmesi, Irak’tan ayrıldıktan sonraki günlerde Irak Hükûmeti’nde
önemli atamaların gerçekleşmesi ve Bağdat ile Erbil arasında petrol satışı
konusundaki anlaşmazlığın çözümlenmesi olayları dikkatten kaçmamıştır.[22] Bu arada ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie
Harf, başkent Washington’da düzenlenen günlük basın toplantısında (18 Ekim
2014) , PYD ile istihbarat ve bilgi paylaşımında
bulunduklarını söylemiş ve Paris’te ABD ile PYD arasında yapılan görüşmenin de ilk görüşme olmadığını
ancak ilk kez açıklanan görüşme olduğunu söylemiştir; ancak bu yöndeki
ifadesine yönelik sorulara ise cevap vermemiştir.[23]
2.5- Kobani’ye “Peşmerge koridoru”nun açılması
Diğer taraftan IKBY Bakanlar Kurulu’nun 18 Ekim toplantısından
sonra Başbakan Neçirvan Barzani, Kürt Rudaw haber sitesine yaptığı açıklamada, 10 bin Kobanili’nin IKBY
bölgesine geldiğini dile getirmiş ve Kobani’ye yardım edebilmek için ABD ve Türkiye ile temasta olduklarını
söylemiştir.[24] Salih
Müslim’in açıklamalarından da PYD’nin Suriye’de özerk bölgeler ilân etmesinin
IKBY ile aralarında yarattığı gerginliğin de aşıldığı anlaşılmaktadır; nitekim
üç gün sonra 21 Ekim’de PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, IKBY’nin silahlı gücü
Peşmergelerin Kobani’ye gönderilmesinin siyasî bir karar olduğunu belirterek, “Türkiye de kabul etti. Bu, Kürtlerin
yürüttüğü diplomasinin başarısıdır. İşin sadece teknik kısmı kaldı”[25] demiş
ise de bu gelişmelerin evveliyatı artık bilinmektedir.
Türkiye
cephesinden yapılan açıklamalarda ise Kobani’ye Peşmerge geçişi için koridor izni
verileceği anlaşılmaktadır; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Tunus Dışişleri
Bakanı Monghi Hamdi’nin Türkiye ziyareti sonrasında düzenlenen ortak basın
toplantısında (20 Ekim 2014)
basın mensuplarının sorularını cevaplamıştır. Bir gazetecinin IKBY’nin, Peşmerge’nin Kobani’ye geçmesi
konusundaki izin talebini ve Türkiye’nin tutumunu sorması üzerine, “Bildiğiniz gibi Kobani halkı Türkiye’dedir.
Biz Kobani halkına sınırlamızı açtık ve Türkiye’ye gelenleri bağrımıza bastık.
Bugün Kobani bölgesinden gelen 200 bine yakın Suriyeli Kürt kardeşlerimiz
ülkemizde yaşamaktadır. Biz Kobani’nin düşmesini hiç bir zaman arzu etmedik ve
etmeyiz de. Bu bakımdan bunu önlemek için Türkiye her türlü çabayı
göstermiştir. Kobani’ye her türlü insanı ve tıbbî yardımı da ulaştırmıştır.
Angajman kurallarını da hassasiyetle uyguladık ve Kobani için Koalisyon ile tam
bir işbirliği içinde olduk”[26]
demiştir.
Bölgeye yönelik tüm tehlikelerin
ortadan kalkmasını temenni edip Kobani’de IŞİD’e karşı mücadele eden 7 grup
olduğunu ve bunların ortak bir karargâh kurduklarını söyleyen Bakan Çavuşoğlu,
“Esasen biz Peşmerge güçlerinin destek için Kobani’ye
geçmeleri için yardımcı oluyoruz. Bu konuda görüşmelerimiz devam ediyor” demiştir;[27]
TBMM’de grup toplantısı
sonrasında (20 Ekim 2014), IKBY güçlerinin Kobani’ye geçip- geçmedikleri yönündeki
bir soruya da cevap veren Bakan Çavuşoğlu,
“Geçmediler. Önce Peşmerge ile PYD anlaşsın. Şu anda kendileri aralarında
anlaşamıyorlar. PYD bölgede kendisinden başka hiçbir güç istemiyor. Peşmerge’yi
de istemiyor. Çünkü o bölgede kendi nüfuz alanını korumak istiyor. Suriye diye bir derdi yok. Bizim tavrımız açık ve
net. Biz PYD’ye silah
vermeyiz. Kobani
için kara harekâtına da girişmeyiz. Ancak Peşmerge, Irak Anayasası’na göre
meşru anayasal bir güçtür ve (TBMM’de kabul edilen tezkereye göre) Türkiye’den
geçmeleri meşrudur. Şimdi topraklarımız üzerinden PYD’ye destek olmak
istiyorlar. Bu talep de bizim açımızdan meşru bir taleptir.” demiştir.[28] Bakan Çavuşoğlu’nun bu sözleri, IKBY’den Kobani’ye Türkiye üzerinden bir
koridor açıldığı şeklinde yorumlanmıştır.
22 Ekim günü de IKBY Parlamentosu konuyu gündemine almış ve Peşmerge’nin Kobani’ye
(Ayn el Arap) geçişini görüşmek için toplanmıştır; Parlamento, Kobani’ye
Peşmerge gönderilmesi kararını oybirliğiyle
kabul etmiş ve ilk aşamada ağır silahlarla donatılmış 200 Peşmerge’nin
gönderileceği bildirilmiştir. KDP Meclis Grup Başkanı Ümit Hoşnav, Kobani’ye
gidecek Peşmergeler’in özel eğitilmiş ve modern silahları kullanacak
birliklerden seçileceğini söylemiştir. Öte yandan Peşmerge Bakanlığı Sözcüsü
Cabbar Yaver’in, hükümetin resmî sitesine yaptığı açıklamada, Irak
Anayasası'na göre Peşmerge güçlerinin Irak savunma sisteminin bir parçası
olduğu belirtilerek Bağdat ile Erbil yönetimi arasında da bir mutabakatın
sağlanacağını belirtmiştir.
Bu gelişmeler ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie
Harf’ın günlük basın toplantısında da (22 Ekim) dile gelerek gazeteciler
tarafından Harf’a çeşitli sorular yöneltilmiştir; “Türkiye’nin IKBY Peşmergeleri’nin Kobani’ye gitmesine izin
vermesi, koalisyonun oradaki güçleri destekleme çabalarına önemli bir katkı.
Türkiye oldukça önemli şeyler yapıyor” diyen Sözcü Harf, Türkiye’nin Kobani’ye yardım etmediği yönündeki
eleştirilere kesinlikle katılmadığını,
Türkiye’nin stratejik müttefik ve koalisyonun değerli bir parçası
olduğunu, Peşmergelerin sınırı nasıl geçeceği hususundaki görüşmelerin de devam
ettiğini söylemiştir.[29]
Türkiye’nin Kobani’ye yardım etmediği yönündeki
sorulara Başbakan Davutoğlu da, “Haksız
ithamlara maruz kalmamıza rağmen her türlü yardımı yaptık. Kamuoyunun bildiği,
bilmediği yardımları yaptık. Yapmaya devam ediyoruz” sözleriyle cevap
vermiştir.[30]
Peşmerge koridoru için PYD/YPG, IKBY ve Irak Hükûmeti arasında meşru prosedürler
gerçekleştirilirken Türkiye ise bir takım endişeleri gidermek için tedbirler
almaktadır. Çünkü IKBY Meclisi’nin 200 silahlı Peşmerge’yi Kobani’ye
gönderme kararı almasından sonra, Peşmerge’nin Suriye’ye (Kobani’ye) geçişini Türkiye
üzerinden yapması beklenmektedir. Peşmerge’nin geçişinin nasıl, hangi bölge
veya bölgelerden olacağına dair kararın Türk
Silahlı Kuvvetleri ve MİT, IKBY
yetkilileriyle görüşürken, geçiş güzergâhı ile ilgili Habur dâhil değişik
güzergâhlar üzerinde çalışılmıştır. IKBY Parlamentosu’ndaki oturuma katılan Irak
Türkmen Cephesi Milletvekili Aydın
Maruf, Peşmerge Bakanı Mustafa Seyid Kadir’in Peşmerge’nin Silopi-Nusaybin
ve Suruç güzergâhından Kobani’ye geçeceğini
belirttiğini söylemiştir.[31]
Peşmerge’nin geçişinde PKK’nın
sızmasını önlemek için IKBY yönetimi her Peşmerge için tüm bilgilerin yer
aldığı açık bir kimlik kartı hazırlaması ve Türkiye’ye verilecek bu listenin
MİT ve diğer istihbarat birimleri tarafından tek
tek incelenmesi, geçiş sırasında Peşmerge’nin üzerinde hiçbir amblem, bayrak
vs. gibi işaretlerin de olmaması istenmiştir.
Bir başka konu da Peşmerge’ye ait silahların Türkiye üzerinden
nasıl geçirileceği meselesidir; Türk tarafının planı Peşmerge’nin gece
Erbil’den havayoluyla Şanlıurfa’ya gelerek burada
hiç bekletilmeden karayoluyla Suruç’a
gitmesi ve Mürşitpınar’dan Suriye topraklarına intikal etmesidir. Peşmerge’ye
ait silahların ise sınırda kayıt altına alınıp, TIR’larda toplanarak Türkiye
üzerinden geçirilmesi ve Kobani’ye geçişte Peşmerge’ye verilmesi
planlamıştır.[32]
Öte yandan Suriye Kürtleri ve Kuzey Irak Kürtlerinin konuştuğu Kürtçe arasındaki lehçe
farkının da sorun olmaması için Kobani’ye gidecek Peşmerge’nin Duhok bölgesinden olacağı da
belirtilmiştir. Bu arada Türkiye’nin
peşmergenin geçişine izin vermesini “siyasi ve manevi açıdan büyük bir kazanım”
olarak niteleyen IKBY Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi de bir açıklama yaparak (27 Ekim 2014),
Kobani’ye gönderilmesi plânlanan Peşmergelerin doğrudan çatışmaya girmeyeceğini
ancak ağır silahlarla IŞİD’e karşı savaşan YPG’ye destek
olacağını, bu destek yardımın top ve diğer silahlar olduğunu, gidecek güçlerin
şu aşamada savaşçı birlikler olmadığını söylemiştir.[33]
Koridorun ise Şırnak, Mardin, Diyarbakır ve Şanlıurfa - Aligör güzergâhında olacağı ve 9 gün içinde
2 bin Peşmerge’nin Kobani’ye gitmesinin beklendiği ifade
edilmiştir[34]; Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kontrolünde yürütülecek geçişlerin gümrük
kapılarından yapılacağı belirtilmiştir.
Rudaw haber ajansı ise Peşmerge güçlerinin 28 Ekim 2014 tarihinde Türkiye’den
Kobani’ye giriş yapmalarının
beklendiğini duyurmuştur; Rudaw haber ajansına konuşan yetkili Kobani’ye geçmesi plânlanan birliğin, ağır silahlarla
donatılmış 150 peşmerge olduğunu, takviye
güçlerin “yeni Amerikan silahları, ileri seviyede makineli tüfekler, Katyuşa
roketleri ve ağır toplar” içerdiğini, Peşmergenin Hevler’den (IKBY) Türkiye’ye uçakla hareket edeceğini ve Kobani’ye karadan giriş
yapacağını belirtmiştir.[35]
Silahların ise kara yoluyla taşınacağı ifade edilmiştir.
28 Ekim günü, Kobani’ye
(Ayn el Arap) gidecek Peşmerge konvoyunun Erbil’den (IKBY) hareket ettiğinin bildirilmesi
üzerine Şanlıurfa GAP Havaalanı’nda hareketlilik görülmüş, çok sayıda gazeteci
havaalanına gelmiş ve havaalanı kapısının önünde beklemeye başlamışlardır.
Iraklı Kürt kaynaklara göre 70 Peşmerge’nin havadan, 80 Peşmerge’nin ise
silahlar ve mühimmatlarla birlikte karayoluyla Kobani’ye ulaşması
öngörülmüştür.
Peşmerge birliğini karşılamak üzere bir grup halk ta,
Habur Sınır Kapısı’na gelmiştir; IKBY ve PYD bayrakları taşıyan bir gösterici grubundaki
bazı kişilerin, bu sırada Habur Sınır Kapısı’na giriş yapan polis
araçlarına taş atmalarıyla gerginleşen ortama güvenlik güçleri havaya uyarı
ateşi açarak ve biber gazıyla müdahale etmiştir. Kısa süreli yaşanan gerginlik
sona ererken, grubun sınır kapısı önündeki bekleyişi sürmüştür. Ağır
silahlarıyla Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’deki bir üsten yola çıkan 40 araç
ve 80 Peşmerge’den oluşan konvoyun Türkiye
üzerinden Suruç’a ulaşması öngörülmüştü.
28 Ekim günü Türkiye saatiyle 13.45’de Erbil’den yola çıkan Peşmerge konvoyunda ambulanslar ve askerî araçlar
bulunuyordu. Konvoyda doçkalar, katyuşa füzeleri, havan topları, anti tanklar,
patlayıcı maddeler ve çok sayıda mühimmat yer almaktaydı.
Konvoy için
Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra Şırnak’ın
Silopi, Cizre, Mardin’in Nusaybin, Kızıltepe ilçeleri üzerinden Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine ve oradan da Kobani’ye uzanacakbir güzergâh
belirlenmişti.[36] Hafif
silahlı 72 Peşmerge’nin ise havayoluyla Türkiye
üzerinden Kobani’ye geçmesi planlanmıştı.
Uluslararası
Erbil Havaalanı’ndan Türkiye’ye
geçen Peşmerge güçlerini taşıyan özel uçak
da 29 Ekim saat
01.15’te GAP
Havaalanı’na inmiştir. Bir süre havaalanında bekleyen Peşmergeler otobüslerle Suruç’a
hareket etmişlerdir; güvenlik güçleri havaalanı ve yol
güzergâhında geniş güvenlik önlemleri almışlardır. Suruç’a ulaşan Peşmerge
güçlerinin buradan da Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan Suriye’nin Kobani ilçesine ulaşması beklenmektedir;
Peşmergeler’in Suruç ilçesindeki sınıra yakın bir bölgede karayoluyla gelecek
olan konvoyu beklediği öğrenilmiştir.
Diğer
taraftan IKBY Peşmerge Bakanlığı Basın Sözcüsü Hikmet, daha önce
yapılan açıklamaların aksine Kobani kentine giden Peşmerge güçlerinin savaşta
aktif rol alacağını söylemiştir. Peşmerge’nin, Kobani’de sadece lojistik destek
sağlayacağı yönündeki iddiaları yalanlayan Hikmet, “Türkiye hükümeti, bu konuda bize çok yardımcı oldu ve kolaylık sağladı.
Onlardan yana hiçbir problemle karşılaşmadık. Türkiye, Peşmerge’nin, Kobani’ye
güvenli ve sorunsuz bir şekilde gidebilmesi için elinden gelen bütün çabayı gösterdi”
demiştir.[37] Bu
arada Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, yaklaşık 10 Peşmerge’nin
Suriye’nin
Kobani
ilçesine girdiğini kalan Peşmergeler’in de “önümüzdeki
saatlerde” Kobani’ye
geçmesinin beklendiğini iddia etmiştir. IKBY Başkanı Mesut Barzani tarafından
yapılan yazılı açıklamada da Peşmerge güçlerinin Türkiye’nin
yardımı ve ABD’nin desteğiyle Kobani’ye gittiği
ifade edilmiştir. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, yaptığı yazılı açıklamada, “Türkiye’nin rızası ve yardımıyla, ABD’nin
desteği olmasaydı Peşmerge güçlerinin Kobani’ye gitmesi mümkün değildi” diyen
Barzani, Türkiye’nin, Peşmerge’nin Kobaniye geçişi için her türlü kolaylığı
sağladığını söylemiştir.[38]
Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine
göre IKBY tarafından Kobani’ye
(Ayn el Arap) gönderilen Peşmerge konvoyu, 31 Ekim günü geç saatlerde Suriye’ye
geçmeye başlamıştır.
Özel harekât
ve jandarma
ekiplerinin kontrolünde Suruç sınırına hareket eden Peşmerge konvoyu, Yumurtalık mevkiî yakınlarından
Kobani’ye geçmişlerdir. Güvenlik güçleri,
basın mensuplarının konvoyu ilçe merkezinin sınır hattı yakınlarına kadar
görüntüleyebilmesine izin vermiş, Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınlarından itibaren ise
güzergâha geçişler yasaklanmıştır. Konvoyun hareketi esnasında sınır hattındaki
önlemlerin artırıldığı, Peşmergeler’in geçişi sırasında ABD öncülüğündeki koalisyon
güçlerine ait savaş uçaklarının da Kobani bölgesini bombaladığı görülmüştür.
YPG, Özgür
Suriye Ordusu (ÖSO) ve Peşmerge güçleri IŞİD kuşatmasını kırmaya çalışırken, IKBY tarafından yapılan bir açıklamayla (4 Kasım
2014) Kobani’ye
yeni bir silah ve mühimmat grubunun gönderildiği duyurulmuştur: Peşmerge
Bakanlığı Sözcüsü Osman Rişeyi tarafından AA’ya yapılan açıklamada, Türkiye
ile IKBY arasında, Peşmergelerin silah
ve mühimmat ihtiyacı duyduğunda gönderilmesine ilişkin bir anlaşma yapıldığı
bildirilmiş ve desteğin Türkiye üzerinden yapıldığı açıklanmıştır. İhtiyaç
durumuna göre yardımların bundan sonra da süreceğini ifade eden Osman
Rişeyi’nin açıklamaları Türk güvenlik kaynakları tarafından da doğrulanmıştır. Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı Halep Operasyonlar Birimi’nden yapılan yazılı
açıklamada (23 Ekim 2014) ise Kobani’ye destek için eski Halep Askerî Konseyi
Başkanı Albay Abdülcabbar Agidi komutanlığında bir askerî birliğin
gönderilmesi konusunda karar alındığı belirtilmiştir.[39]
Açıklamada uluslararası koalisyon güçlerinden birliğe destek istendiği de
ifade edildiği gibi, ÖSO’nun, sivil
kayıpların yaşanmaması ve sığınmacıların evlerine dönmelerine imkân tanınması
için bölgedeki silahlı gruplara IŞİD’e karşı ortak hareket edilmesi
çağrısında bulunduğu da aktarılmıştır. Gönderilecek olan 1300 kişilik bir kuvvetin
Kobani’ye geçişinin, Halep kuşatma altında olduğu için Türkiye üzerinden
yapılabileceği de belirtilmiştir. Bu arada
Peşmerge konvoyunun Suruç’ta bir araya gelerek Kobani’ye
hareketinden kısa bir süre önce Türkiye’nin destek verdiği Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) 200 civarındaki silahlı
gücünün Peşmerge güçlerinden önce Suruç’tan Suriye’ye geçerek Kobani’ye gittiği
görülmüştür[40];
Kilis’teki Öncüpınar bölgesinden Türkiye’ye geçtikleri belirtilen ÖSO
militanları, 30 Ekim günü sabah erken saatlerde Suruç’un Mürşitpınar Mahallesi’ndeki ağaçlıklı bir alandan
Kobani’de YPG kontrolündeki batı bölgesine geçmişlerdir.
2.6- İkinci Peşmerge birliğinin Kobani’ye geçişi
IKBY’nin Kobani (Ayn el Arap) ilçesine göndereceği ikinci
Peşmerge grubu da 2 Aralık 2014 tarihinde uçakla
Şanlıurfa’ya gelmiştir. Uluslararası Erbil Havaalanı’ndan Türkiye’ye
geçen Peşmerge güçlerini taşıyan özel uçak,
18.30’te GAP
Havaalanı’na inmiştir. Bir süre havaalanında bekleyen Peşmerge güçleri,
otobüslerle Kobani’ye geçmek üzere Suruç ilçesine hareket etmişlerdir. Konvoyun geçişi
esnasında bir süre güzergâhtaki karayolu trafiğe kapatılmış, havaalanı içi ve
çevresinde geniş güvenlik önlemi alan güvenlik güçleri tarafından basın
mensuplarının yakın plandan görüntü almalarına izin verilmemiştir.[41]
IKBY ile Türkiye arasında yapılan anlaşmaya göre
daha sonraki zamanlarda da Kobani’deki Peşmerge güçleri, yeni gönderilen güçlerle
değiştirilerek Kobani’ye geçiş devam etmiştir. Aynı güzergâh kullanılarak 15
Ocak 2015 tarihinde 3. geçiş ve 27 Şubat 2015 tarihinde
de 4.
geçiş gerçekleştirilmiştir.
3. IŞİD geri çekiliyor
Kobani’de bir ayı aşkın bir
zamandan bu yana IŞİD militanları ile YPG güçleri arasında devam
eden çatışmaların, ABD öncülüğündeki koalisyon ülkelerinin hava
bombardımanlarının ardından şiddetini azalttığı gözlenmiştir. Aralıklarla
çatışmaların sürdüğü Kobani’de, YPG’nin savunması ve bombardımanlarla darbe
alan IŞİD militanlarının yer yer geri çekildikleri bildirilmiştir. IŞİD militanları kendilerine göre
daha güvenli olduğunu öngördükleri ve Kobani merkezine 2 kilometre uzaklıktaki
bölgelere çekilmişlerdir. Geri çekilme ile sokak savaşları sona ererken
IŞİD militanları, daha önce olduğu gibi Kobani ilçe merkezindeki YPG
karargâhları ile destek ve yardım gelmesini engellemek için ele geçirmek
istediği sınır kapısının bulunduğu bölgeye sıkça havan mermisi atmaya
başlamıştır.[42]
Hava bombardımanları sonrası IŞİD militanlarının geri çekilmesi ile daha rahat
hareket alanı bulan YPG güçleri ise savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna
geçmişlerdir: Kobani’deki birçok binaya keskin
nişancılarını yerleştiren YPG güçleri, IŞİD militanlarının terk ettiği
mevzilere de konuşlanarak ilçe merkezinin 1 kilometre dışında yeni barikatlar
oluşturmuşlardır. IŞİD militanlarının ilçe merkezine gidebileceği yollara da
tuzaklama yapan YPG güçleri, aynı zamanda araçlarla geçişi engellemek için de
hendekler kazmışlardır. IŞİD’in geri çekilmesi ile sokak savaşlarının son bulduğu
Kobani’de, aralıklarla çatışmalar olmaya ve zaman zaman patlama sesleri
duyulmaya devam etmektedir.[43]
Kobani’ye Türkiye üzerinden sağlanacak bir
koridor ile askerî yardım ulaştırılması yönündeki diplomatik temasların
yoğunlaşması ve bu hususta IKBY Parlamentosu’ndan karar çıkması ve Türkiye’nin
olumlu tutumları gelişirken IŞİD güçlerinin Kobani üzerine yeniden saldırıya
geçtikleri, hatta stratejik Tel Şeir tepesini ele geçirdikleri görülmüştür.
Fakat hemen arkasından ABD uçakları tarafından çok şiddetli bir
bombardımanla IŞİD buradan çekilmek zorunda kalmış ve YPG yeniden tepeye hâkim
olmuştur (24 Ekim 2014). Peşmerge güçleri Kobani’ye geçerken (28 Ekim), kentin
doğu ve iç kesimlerinde çatışmalar ve IŞİD’in, PYD/ YPG kontrolündeki Türkiye’ye
açılan sınır kapısına ağır silahlarla saldırıları yoğunlaşmıştır.
26 Ocak 2015’ten itibaren IŞİD,
YPG ve Özgür Suriye Ordusu ile Peşmerge güçlerinin
kara saldırıları ve koalisyon güçlerinin hava bombardımanları karşısında Kobani merkezinden çekilmek zorunda kalmıştır.
2 Şubat 2015 tarihi itibari ile hava bombardımanlarının etkisi ve karadan ilerleyen
YPG, Özgür Suriye Ordusu ve Peşmerge ittifakı karşısında köylerde de gerileyen IŞİD, Kobani şehir merkezinin 25 km gerisine
çekilmiştir. IŞİD, elinde kalan diğer köylerdeki kuvvetlerini geri
çekerek Halep ve Rakka taraflarındaki köylerde savunma hatları
oluşturmuştur. Mart ayının
ortalarında ise Kobani’nin doğusunda yer alan 30 civarındaki köyü muhafaza
edebilen IŞİD, 2015 yılının ortalarına doğru, bir zamanlar kalesi konumunda
olan Tel-Abyad, Ayn İssa, Silük gibi kentleri kaybetmiş ve Kuzey Suriye’den
büyük ölçüde çekilmek mecburiyetinde kalmıştır.
4.
Sonuç
Suriye krizi başladığından bu yana Türkiye’nin bir iç
sorunu gibi Türk kamuoyunu ilgilendirmiş, gelişmeler Türk medyası tarafından
etraflı bir şekilde takip edilmiştir. Özellikle Suriye sınırına komşu
bölgelerde yaşayan Kürt kökenli vatandaşların olaylara ilgisi dindaş ve soydaş
olmanın ötesinde bir yakınlıkla karşılanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin, bir devlet olmanın temkinliliği ve uluslararası kamuoyu ile
birlikte hareket etme yönündeki politikası Kürt kökenli vatandaşların öfkesini
artırmıştır. IŞİD’in Kobani kuşatması sırasındaki politikasıyla bu
tepkiler iyice belirginleşmiştir. Hatta bu yönde yapılan gösteriler bütün yurt
sathına yayılmış, toplumsal hayatı tehdit eder boyutlara varmıştır. Bu tepkiler
yer yer adeta Türkiye vatandaşlarının tepkileri olmaktan çıkmış başka bir
devletin vatandaşının tepkileri gibi algılanır olmuştur. Öyle ki Kobani’ye
yardım ve askerî koridor meselesinde Türkiye’nin tutumu görmezden gelinmiş ve
IKBY güçlerinin Kobani’ye intikali sırasında
güvenlik güçleriyle çatışan ve Peşmergeler’i karşılayan halkın elinde bir tek
Türk bayrağı bile görülmemiştir. Bu hususta iç siyaset çekişmelerinin ve
siyasal partilerin tutumlarının etkisi olabileceği düşünülmekle beraber,
uluslararası siyaseti tanzim eden güçlerin etkileri ve çıkar çatışmalarının da
rol oynadığı değerlendirilebilir.
Türkiye’nin, kendisinden talep edilen Suriye topraklarına bir şekilde müdahalesi ve Suriye
sınırı içinde gerçekleşen oluşumlara katkı vermesi, IŞİD ile mücadelede koalisyon güçleriyle işbirliği
yapması yönündeki baskılara karşı ulusal çıkarları için görüşmelere girişmesi
aleyhinde bir algı yaratmak için kullanılmıştır. Bu safhadan sonra meydana
gelen gelişmeler de aksi yönde pek çok beyanata rağmen Türkiye’nin aleyhine bir
propaganda olarak kullanılmış, Batı basınında Türkiye’nin politikasında bir
değişim, tutarsızlık olduğu yönünde değerlendirilmiş, hatta bazı ABD gazetelerinde Türkiye’nin ABD baskısına
dayanamadığı iddia edilmiştir. Öte yandan ÖSO mensuplarının ve IKBY bölgesinden gelen Peşmergeler’in Suriye’ye
geçişine izin verdiği için Türkiye, Şam Hükûmeti tarafından komploculukla,
Suriye’nin toprak ve halk bütünlüğüne saldırganlıkla suçlanmıştır.[44]
Bu süreçten diplomatik açıdan en kazançlı çıkan
tarafın Irak Kürt Bölgesi Yönetimi (IKBY) olduğu anlaşılmaktadır; Avrupa
Parlamentosu’nda (AP) bir “Kürdistan’ın Avrupalı Dostları” grubu kurulmuştur. Grubun
tanıtımı de IKBY Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Mesrur Barzani’nin katılımıyla
düzenlenen bir basın toplantısında yapılmıştır.
“Kürdistan’ın Avrupalı Dostları” grubunun
kuruculuğunu ve başkanlığını, Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular İttifakı’nın
(AECR) Avrupa Parlamentosu ayağını
oluşturan Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular (ECR) Grubu üyesi İngiliz parlamenter Charles Tannock üstlenmiştir.
Grubun, bağımsız bir ülke niteliğine sahip olmayan bölgesel düzeyde bir
yönetim için oluşturulması ve zamanlaması kadar dikkat çekmiştir. Avrupa
Parlamentosu’nun tüm üyelerine açık olan ancak üye sayısı şu aşamada çok
sınırlı düzeyde kalan grubun amacı Avrupa Birliği (AB) içinde Kürtlere yönelik
farkındalığı artırmak ve AB kurumlarıyla IKBY arasındaki kurumsal ilişkiyi güçlendirmek
olarak belirlenmiştir.
Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda parlamenterlere bölgedeki son
gelişmeler hakkında sunum yapan ve IŞİD’e karşı özgür dünya adına
savaştıklarını, fakat özgür dünyadan yeterli yardımı alamadıklarını ileri süren
Mesrur Barzani, “Biz PKK’yı hiçbir zaman
terör örgütü olarak görmedik, dolayısıyla AB’nin terör
listesinde kalmasını desteklemiyoruz” diye konuşmuştur.[45]
Bu gelişmeler ışığında Türkiye’nin, özellikle Kobani meselesinde gösterdiği soğukkanlı ve dengeli
tutumunun hak ettiği siyasal takdiri ve güveni temin edemediğini
söyleyebiliriz; hatta meselenin sonunda ne ABD, ne koalisyon güçleri, ne de Kürt
kamuoyu memnun olmamışlardır. Türkiye ise doğal olarak toprak bütünlüğünü ve
ülkenin topyekûn güvenliğini korumaya çalışmaktadır. ABD ise Türkiye’yi Suriye krizinin içine, kendi stratejisi istikametinde
zorlarken, fazla da etkinleşmesini istememektedir.
Kürt kamuoyu ise sınırları aşarak, sınır ötesi ile bütünleşmiş gibidir; ne
yazık ki, Kürt kökenli Türk vatandaşlarının (en azından önemli bir kısmının)
önceliğinin Türkiye olmadığı algısı doğmuştur.
ABD öncülüğündeki koalisyonun Batılı
müttefikleriyse, IŞİD’e karşı mücadelede, âdeta ön plânda
görünmek istememektedirler. Koalisyonun Müslüman-Arap müttefiklerinin ise
politik ve askerî etkinliği ayrı bir meseledir.
Kaynakça:
1- Deniz Zeyrek, Kobani’ye sessiz
destek, Hürriyet, 4 Ekim 2014, s:16
2- Faruk Balıkçı, Peşmerge’den önce
ÖSO Kobani’ye vardı, http:// www.
hürriyet.com.tr/pesmerge-den-once-oso-kobani-ye-vardi-27482335
3- Güven Özalp, AP’de ‘Kürdistan
Dostluk Grubu’, http://www. hurriyet. com.tr/
ap-de-kurdistan-dostluk-grubu-27518487
4- Hazal Ateş, IŞİD petrolü Esad’a
gidiyor, http://www.sabah.
com.tr/ ekonomi/2014/10/31/isid-petrolu-esada- gidiyor
5- Namık Durukan, Kobani’de
IŞİD bayrağı, Milliyet, 7 Ekim 2014 s:13
......................... Kobani Kantonu Eş Başkanı Enver Müslim:
Kobani’nin yüzde 25’i IŞİD’in elinde, Milliyet, 12 Ekim 2014, s:17
....................
IŞİD gözle görülür mesafeye geldi! Milliyet, 13 Ekim 2014, s:14
......................
Sıfır noktasında havan yağmuru, Milliyet, 18 Ekim 2014, s:24
6- Pınar Ersoy/Washington DC, ABD-PYD görüşmesi
Paris’te yapılmış, Milliyet, 18 Ekim 2014, s:23
7- Rauf Maltaş, İkinci Peşmerge birliğinin Kobani’ye
geçişi, http://
www.hurriyet.com.tr/ikinci-pesmerge-birliginin-kobaniye-gecisi-37018113
8- Selçuk Şamiloğlu, Koalisyon vurdu Suruç sallandı,
http://www. hürriyet .com .tr /koalisyon-vurdu-suruc-sallandi-27374390
9- Selçuk Şenyüz, Davutoğlu: Henüz geçmediler,
Hürriyet, 22 Ekim 2014, s:31
10- Tolga Tanış/ Washington DC, 5 günde 46 kez bombalandı,
http://www. hürriyet.com.tr/
koalisyon-vurdu-suruc-sallandi-27374390
.................. Sorun
askerî değil, ideolojik, Hürriyet, 19 Ekim 2014, s:22
11- Uğur Ergan, Ankara’nın tercihi gece havayolu ile
geçiş, http:// www.hurriyet.
com.tr/ankara-nin-tercihi-gece-havayolu-ile-gecis-27445788
12-
http://www.milliyet.com.tr/turkiye-den-gidenler-tabur-kurdu-gundem-1913982/
13- http://www.radikal.com.tr/turkiye/sinirda-kobani-alarmi-1202100/
14- http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/104791/ISiD_lideri
_ Erdogan _a_ savas_acti.html
15- http://www.milliyet.com.tr/isid-den-70-kisilik-olum-listesi/
dunya/detay/1926969/default.htm
16- http://www.sabah.com.tr/dunya/2014/10/06/kobaniye-yasam-koridoru
17-
http://www.ilkehaber.com/haber/hdpli-irmak-salih-muslimin-turkiye-ziyaretini-dogruladi-30876.htm
18- http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/128413/ISiD_ yeniden _ Kobani_nin_ icinde
19- http://www.milliyet.com.tr/turkiye-ye-yonelik-atilan-isid/dunya /detay/
1962820/default.htm
20-http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/10/141008_ft_
basyazi
21- http://www.milliyet.com.tr/-oso-kobani-de-ypg-ile-birlikte/
dunya/detay
/1952823/ default.htm
22-
http://www.sabah.com.tr/dunya/2014/10/16/pentagon-kobanide-yuzlerce-isid-militani-oldurduk
23-
http://www.hurriyet.com.tr/saddam-in-kimyasal-silahlari-isid-de-27393708
24-
http://imc-tv.net/abd-pyd-ile-istihbarat-paylasiyoruz/
25-
http://www.hurriyet.com.tr/ikby-kobani-icin-turkiye-ve-abd-ile-irtibattayiz-27417272
26-
http://www.hurriyet.com.tr/muslim-kurtlerin-diplomasisi-kazandi-27431149
27- http://www.sozcu.com.tr/2014/gundem/kobaniye-pesmerge-koridoru-acildi-626077/
28- http://www.hurriyet.com.tr/pesmerge-bilmecesi-27431189
29-
http://www.hurriyet.com.tr/harf-turkiye-oldukca-onemli-isler-yapiyor-27431540
30- http://www.hurriyet.com.tr/pesmergeye-kimlik-sorulacak-27438842
31-
http://www.ilkehaber.com/haber/dizayi-pesmerge-isid-ile-dogrudan-catismaya-girmeyecek-31116.htm
32- http://www.hurriyet.com.tr/
pesmerge-havadan-silahlar-karadan-27476270).
33- http://www.ilkehaber.com/haber/150-pesmerge-ve-agir-silahlar-bugun-kobanede-olacak-31120.htm
34-
http://www.hurriyet.com.tr/pesmerge-havadan-silahlar-karadan-27476270
35-
http://www.hurriyet.com.tr/pesmerge-kobaniye-gecmeye-basladi-27484901
36- http://www.milliyet.com.tr/oso-1300-asker-gonderiyor-gundem-1959252/
37-
http://www.milliyet.com.tr/isid-kobani-de-kismen-geri-cekildi-gundem-1956047/
38-
http://www.hurriyet.com.tr/suriyeden-turkiyeye-oso-ve-pesmerge-tepkisi-27485800
Pınar Ersoy/Washington
DC, ABD-PYD görüşmesi
Paris’te yapılmış, Milliyet, 18 Ekim
2014, s:23
Güven Özalp, AP’de ‘Kürdistan Dostluk
Grubu’, http://www. hurriyet. com.tr/ ap-de-kurdistan-dostluk-grubu-27518487